istiklal marşının kabulü hakkında yazı
İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Önemi
İstiklal Marşımız parçalanmış, darmadağın edilmiş, yok olmak
üzere olan bir milletin, yeniden doğuşunun, şahlanışının destanıdır.
İstiklal Marşı, Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk
milletinin verdiği ölüm kalım mücadelesini, Türk milletinin bağımsızlığa olan
düşkünlüğünü, bayrak sevgisini, vatanımızın güzelliğini dile getiren bir
şiirdir. Milletimizin gönlünde İstiklal Marşı’mızın ayrı bir yeri vardır.
Şairleri sıradan insanlardan ayıran en belirgin özellik,
onların daha duyarlı olmalarıdır. Hissettiklerini çekici bir üslupla
anlatabilmeleridir. Şairlerin elinde dil daha bir güzelleşir. Bir anlamda
insanların iç dünyalarına tercüman olurlar. Milletimizin çektiği sıkıntı ve
acıları bizzat kendisi de yaşayan Akif, milletimizin kalbinden geçenleri, bir
sanatçı duyarlılığıyla sezinlemiş, vatan aşkıyla yanıp tutuşan gönüllere
tercüman olmuştur.
Mehmet Akif, Millî Mücadele yıllarında Burdur, Eskişehir,
Afyon, Konya, Kastamonu gibi Anadolu’nun pek çok il ve ilçelerini dolaşmış,
yaptığı coşku ve heyecan dolu konuşmalarla, halkımızı yüreklendirmiştir.
Savaş ortamında milletimizin içindeki istiklal ateşini
alevlendirecek, mücadele azmini güçlendirecek, milletimizi tek yürek, tek
yumruk haline getirecek manevî bir güce, istiklal marşına ihtiyaç duyulur.
Bu ihtiyacı ilk kez dile getiren kişi, Batı Cephesi Komutanı
İsmet İnönü olmuştur. İsmet İnönü, konuyu Maarif Vekili’ne açmış,
askerlerimizin ve milletimizin şevk ve heyecanını artıracak bir millî marş
yazdırılmasını istemiştir. Bunun üzerine Maarif Vekaleti, günümüzdeki adıyla
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir şiir yarışması düzenlenir. Yarışmada
birinci seçilen şiirin şairine 500 lira ödül verilecektir. O yıllarda ortalama
bir memur maaşının 7,5 lira olduğunu düşünürsek, bu para, o dönem için bir
servet değerindedir.
Yarışmaya dönemin şair ve aydınları tarafından 724 şiir
gönderilir. Ancak bunlardan hiçbiri Türk milletinin istiklal uğruna verdiği
mücadelenin büyüklüğünü, ruhunu, heyecanını yansıtabilecek güç ve değerde
bulunmaz.
O yıllarda tanınmış bir şair ve aynı zamanda Burdur
milletvekili olan Mehmet Akif yarışmayı kazanacak kişiye verilecek olan 500
liralık ödül nedeniyle bu yarışmaya katılmamıştır. Çünkü ona göre, bir milletin
istiklal marşı para ile yazılmaz, yazılamaz.
Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerine adlı şiiriyle
milletimizin gönlünde yer etmiş bir şairdir. Bu nedenle Türk milletinin
istiklal marşını da Akif’in yazabileceğine inanılır.
Akif’in sırf ödül yüzünden bu yarışmaya katılmadığını
öğrenen Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, konuyla yakından ilgilenir, Akif’le
bizzat görüşür. Sonunda Mehmet Akif, 500 liralık ödülü almamak şartıyla
yarışmaya katılma konusunda ikna edilir.
Mehmet Akif, şiirini Tacettin Dergâhı’nın soğuk duvarları
arasında ve TBMM’nin sıralarında kısa bir sürede tamamlar. Akif’in şiiri,
yarışmadaki 725. şiirdir.
12 Mart 1921’de istiklal marşını seçmek için TBMM’de oylama
yapılır. Mehmet Akif’in şiiri, alkışlar eşliğinde ve dört defa ayakta
dinlenerek kabul edilir.
Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı “kahraman ordumuza” ithaf
etmiştir. Ayrıca, “Bu şiir bana değil, milletime aittir.” diyerek İstiklal
Marşı’nı Safahat adlı kitabına koymamıştır. Yine yarışma sonunda kendisine
zorla verilen 500 lirayı da fakir çocuk ve kadınlara meslek öğretmek üzere
kurulan “Darülmesai”ye bağışlamıştır. O günlerde Burdur milletvekili olan
Akif’in bir paltosu bile yoktur. Ankara’nın dondurucu soğuğunda eski bir
ceketle dolaşmaktadır.
Şu an üzerinde yaşadığımız toprakların her bir karışı için binlerce
şehit verilmiştir. Bu toprakların bedeli, canla ödenmiştir.
Bülent SAKÇA
Edebiyat Öğretmeni
daha kısası yokmu ???
YanıtlaSil