30 Eylül 2016 Cuma

Yüzünüze Uygun Saç Şekilleri

yüzünüze uygun saç şekilleri erkek,yüzünüze uygun saç şekilleri sayfa 2,yüzünüze uygun saç modeli bulma


Saçlarınızı kestirmek istiyorsunuz ancak bir modele karar veremediniz. İşte yüz şekillerine göre, ideal saç kesimleri...

 Yuvarlak
Yüzünüzün yuvarlaklığını inceltmek istiyorsanız saçınızın volümünü yüksek tutacak modelleri tercih etmelisiniz. Yüzünüzün hatlarına göre öne doğru kesilmiş tutamlarda yüzünüzü biraz olsun inceltecektir.

Kare
Kare yüz yapısı sert bir ifadeye sahiptir. Yüzünüzdeki ifadeyi yumuşatmak istiyorsanız saçınıza yuvarlak modeller kestirmelisiniz.

HER GÜN SPOR YAPALIM MI?

HER GÜN PİLATES YAPMAK ZARAR VERİR Mİ?
Burcu Vurkaç hocamız yanıtlıyor…

Sıkça aldığım bir soru:
Her gün Pilates yapsam hızlıca forma girer miyim?
En az kaç gün yapmak lazım?

Pilates’i deneyip çok sevenlerin ve özellikle yavaş yavaş etkisini görüp Pilates’e aşık olanların ilk eğilimi, her gün Pilates yapmak oluyor.
Bu hissi çok iyi anlıyorum. Çünkü ilk başladığım dönemde ben de böyle idim.
Zaman içerisinde aldığım pek çok eğitim, okuduğum pek çok kaynak ve konuştuğum dünyaca ünlü uzmanların dil birliği yapmışçasına söylediği tek bir şey vardı:
Her gün spor yapmayın!
Çünkü her gün spor yapmak bedene aşırı yüklenmeye neden oluyor. Bedende stres hormonları gereğinden fazla salgılanıyor, bu da bizi normalden daha hızlı yaşlandırıyor.
Diğer yandan, beden henüz kendisini tamir etmeden tekrar kasları yıkmak kronik yorgunluk şikayetini beraberinde getiriyor. Bağışıklık sistemimizi olumsuz etkileyebileceği için hayat kalitemizi bozabiliyor.
Ancak burada Pilates’ten değil, ağırlık çalışması, koşu vb ağır egzersizlerden bahsediyorum.
Pilates aynı kefede bulunmuyor. Hatta ve hatta HER GÜN PİLATES YAPABİLİRSİNİZ!
Amaaaaaa….

Peki kaç gün yapmak lazım?
Özellikle yeni öğrencilerimde ve beni internetteki videolarımdan takip edelerin en sık sorduğu bu soruya benim cevabım şöyle:
İdeali haftada 3 defa yapmak. Yapamıyorsanız, minimum 2 gün Pilates yapın. Bu sayede etkilerini görebilir ve forma girebilirsiniz.
Eğer haftada 3 gün yapabiliyorsanız harika bir şey yapmış olursunuz. 2-3 ay gibi bir sürede herkesin fark edeceği şekilde bedeninizi değiştirebilir, forma girebilir, duruş bozukluklarınızı düzeltme yolunda ilerleyebilirsiniz.
Pilates iyileştirici bir egzersiz!
Her gün Pilates yapmanın bir zararını görmezsiniz. Ama burada önemli bir nokta var:
Biz kadınlar konu kilolar ve forma girmek olunca en hızlı çözümleri istiyoruz. Ancak en hızlı çözümün en kalıcı çözüm olamayacağını hatırlamakta fayda var. Önemli olan, egzersizimizi ve beslenme düzenimizi bir rutin olarak uygulamak.


pilates haftada kaç gün kaç saat yapılmalı,pilates etkisini nezaman gösterir,pilates kaç yaşında yapılmalıpilatesi kimler yapamaz,kimler pilates yapmamalı,pilates hangi saatlerde yapılmalı,pilates ne sıklıkta yapılmalı,pilates hergün yapılır mı

Pilatesin Faydaları kısaca Özetle

pilatesin faydaları nelerdir,pilatesin faydaları ve zararları,pilatesin faydaları hareketleri,pilatesin faydaları uzman tv,aletli pilatesin faydaları

Sıkı ve kuvvetli karın kasları sağlar.
Kuvvetli ve esnek kaslar oluşturur.
Vücut duruşunu destekler.
Kas kontrolünü sağlar.
Dolaşım sistemini etkileyerek rahatlamayı sağlar.
Fiziksel uygunluk düzeyini arttırır.
Sakatlanma riskini azaltır.
Konsantrasyon gücünü arttırır.
Atletik performansı arttırır.
Kendine güveni geliştirir.

Kimler Pilates Yapabilir?

Kimler Pilates Yapabilir?
Pilates egzersizleri her yaştan insanın rahatlıkla uygulayabileceği bir egzersiz sistemdir. Ayrıca Pilates egzersizleri engelli bireyler adapte edilebilir böylece fiziksel ve zihinsel rahatlama, uyum ve vücut farkındalığı sağlanabilir. Dansçılar ve sanatçılar tarafından özellikle tercih edilmektedir çünkü kas gelişimini sağlarken kasları kalınlaştırmadan sıkı bir görüntü sağlamaktadır.
Ayrıca Pilates duruş bozukluklarının tedavisinde, esneklik kazanmada ve denge gelişiminde, sakatlık rehabilitasyonunda etkili olarak kullanılabilmektedir.
Hamile kadınlarda konsantrasyon ve nefes çalışmalarından programlı olarak yararlanabilirler.

Özetle Faydaları
Sıkı ve kuvvetli karın kasları sağlar.
Kuvvetli ve esnek kaslar oluşturur.
Vücut duruşunu destekler.

Altı Pilates Prensibi

Altı Pilates Prensibi
Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yogunlaşmak bedenin uyum içinde nasıl çalıştığına ve hangi kasları kullanıp ve hangilerinin kullanılmadığına dikkat etmek gerekmektedir.
Kontrol: Pilates metodunda konrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması olası sakatlıkların önlenmesi gerekir.
Merkezleme: Pilates metodun'da doğru hareket göbek, bel, ve kalça çevresidir. iç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir. Merkezleme esnemeyi ve uzamayı sağlar.
Akıcı Hareket: Hareket acele edilmeden her noktadan tek, tek geçerek ama aynı zamanda hiç duraksamayarak yapılmalıdır.
Kesinlik: Hareket belirsizce değil tam yapılmalıdır. Hareketler birbiri ile koordineli olmalıdır.
Nefes: Nefes alıp verme panik olmadan sırtın arkasına ve altına derin nefes alıp bütün nefesi tamayıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. Böylece yapılan nefes verme hareketinde kanımızı tamamen temizlemiş oluruz.
Pilates, Doğu ve Batı felsefelerini barındıran yoga, dans, dayanıklılık-kuvvet antrenmanlarından ve jimnastikten parçalar taşıyan bir metottur. Joseph Pilates tarafından 1920 yılında zihni ve vücudu ilişkilendirmek, çalıştırmak amacıyla geliştirilmiştir.
500’e yakın kontrollü hareketler içeren egzersiz yöntemi dayanıklılık, esneklik ve kas gelişimi ile vücudun hareket kabiliyeti ve vücut duruşu (posture) geliştirilmektedir.
Pilates’in diğer egzersizlerden farkı yöntemi ve uygulama biçimidir. Pilates, zihni vücut hareketlerine, karın-sırt bölgesini geliştirmeye, vücut koordinasyonu kazanmaya odaklamaktadır.
Pilates’te tüm vücut çalıştırılmaktadır. Karın-sırt (core) bölgesini çalıştıran, omurganın dayanıklılığını arttırmaya ve eklemlerin hareket kabiliyetini geliştirmeye yönelik hareket zincirlerinden oluşur.
Özetlemek gerekirse Pilates core bölgesini geliştiren, kasların dayanıklılığını arttıran, vücut duruşunu düzelten mükemmel egzersizleri içerir.


pilatesin 6 prensibi,pilates prensipleri,pilates kuralları,temel pilates hareketleri resimli,joseph pilates,pilates nedir

Pilates Nedir? Pilatesin Faydaları Hakkında

pilatesin faydaları,pilates hareketleri,pilates ebru şallı,pilates nedir faydaları,pilates egzersizleri,pilates nedir nasıl yapılır,pilates nasıl yapılır,pilates nedir

Plates (Pilates) Nedir?
Pilates tekniğine ismini veren Joseph Pilates, 1880'de Düsseldorf'ta dünyaya geldi. Astım ve romatizmayla boğuşan ve çelimsiz bir çocuk olan Pilates, genç yaşta kayak ve jimnastikle ilgilenerek vücudunu geliştirdi. 1912'de İngiltere'de sirk cambazı, boksör ve dedektiflere kendini koruma dersleri veren Pilates, Birinci Dünya Savaşı döneminde düşman ilan edilerek Lancaster bölgesinde kampa alındı.
Kampta hastabakıcılık yapan ve burada kendi tekniğini geliştiren Pilates, burada askerlere tekniğini öğretti. İngiltere'de 1918'de pekçok kişinin ölümüne neden olan grip salgınından Pilates'in kampındakiler etkilenmeyince uyguladığı teknik ön plana çıktı. Savaştan sonra Almanya'da metodunu geliştirmeye devam eden ve şehir polislerine öğreten Plates, 1926'da ABD'ye göç etti ve stüdyosunu açtı. Graham, Balanchine gibi ünlü dansçıların da öğrencileri arasında yer aldığı Pilates'in yöntemi giderek yaygınlaştı.

Sigarayı Bıraktıktan Sonra Vücudumuzdaki Değişiklikler

 Sigarayı Bıraktıktan Sonra Vücudumuzdaki Değişiklikler

Son sigarayı içtikten 20 dakika sonra:
•Kan basıncı normal sınırlara iner
•Kalp atım hızı yavaşlar
•El ve ayaklar ısınır
8 saat sonra:
•Kandaki karbon monoksit seviyesi normale döner
•Oksijen seviyesi yükselir
24 saat sonra:
•Kalp krizi riski azalmaya başlar
2 gün sonra:
•Koku alma ve ağzınız tadı yerine gelir,
•Sinir uçlarındaki hasar tamir olmaya başlar
1 hafta ila 3 ay içerisinde:
•Nikotin vücuttan tamamen temizlenir

Karbonhidrat kaynakları

karbonhidrat kaynakları, nelerdir ,hangi,besinlerde ,bulunur,protein kaynakları,karbonhidrat kaynakları nelerdir


Karbonhidratlar bitkisel besinlerde yaygındır. şeker ve nisasta saf karbonhidratlardır. Tahıllar ve tahıl ürünleri, kurubaklagiller, kuru meyveler, bal, pekmez, tahin helvası en zengin karbonhidrat kaynaklarıdır.
Hayvansal besinlerden süt ve süt ürünlerinde bulunur. Süt ve süt ürünleri dışındaki hayvansal besinlerde çok az bulunduğundan bunlar iyi bir karbonhidrat kaynağı değildir.



,karbonhidratların metabolizması,karbonhidrat nelerde var,kaliteli karbonhidratlar,basit karbonhidratlar nelerdir,basit karbonhidrat

Karbonhidratlar ve Beslenmedeki Önemi

karbonhidratlar listesi,proteinler,karbonhidratlar hangi besinlerde bulunur,karbonhidratlar nelerdir,karbonhidratlar kimya,karbonhidratlar nedir,karbonhidratlar kaça ayrılır


 Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan ve canlılar için son derece önemli kimyasal bileşikler grubu. Karbonhidratlar eskiden hidratlı karbonlar olarak, yani kendilerine su molekülleri bağlanmış karbon grupları olarak düşünülürdü. Öyle ki örneğin, molekül formülü C6H12O6 olan glikoz, C6(H2O)6 biçiminde yazılabilirdi. Daha sonra karbonhidratlarda hidrojen ve oksijen oranının sudaki gibi ikiye bir olması gerekmediği anlaşılmıştır. Başlıca karbonhidratlar şeker, nişasta ve selülozdur. Daha karmaşık olanlar hidroliz yoluyla basit şekerlere dönüştürülebilir. Glikoz ve früktoz basit şekerlerdir. Moleküllerinde 6 karbon bulunduğundan heksoz adını alırlar. Başka bir basit şeker olan riboz, 5 karbonlu olup, pentoz olarak adlandırılır. Bunlar daha basit şekerlere indirgenemediklerinden monosakkaritler adını alırlar. Sükroz (şeker kamışı şekeri) ve laktoz (süt şekeri) hidrolize uğradıklarında iki basit şeker molekülü verdiklerinden birer disakkarittir. Nişasta ve selüloz ise polisakkaritlerdir. Bunların dev molekülleri, çok sayıda basit şekerden oluşur. Selüloz, bitkilerin sert, odunsu kısmını oluşturur. Nişasta ise bitkilerin temel besin stokudur. Birçok bitkide şeker de bulunur. Hayvanlar yedikleri bitkilerin kompleks karbonhidratlarını sindirim sırasında monosakkaritlere, yani kendileri için başlıca kimyasal enerji biçimine dönüştürürler. İnsan nişastayı sindirip selülozu sindiremez. Bazı hayvanlar sindirim sistemlerindeki bakteriler aracılığıyla selülozu da sindirirler. Basit şekerler kanda çözünerek vücuda dağılır. Fazlası karaciğerde glikojen adlı bir tür nişasta ya da yağa dönüştürülerek saklanır. Gerektiğinde yeniden monosakkaritlere dönüştürülerek vücut tarafından kullanılır. Rafine şeker saf karbonhidrattır. Tahıllar, genellikle %70'ten fazla, ekmek ise % 50 karbonhidrat içerir.

Vücudun temel enerjisini karşılayan karbonhidratlar, yapılarında C (karbon), H (Hidrojen) ve O (Oksijen) bulunan besin ögeleridir.
Karbonhidratlar genel olarak; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olarak üçe ayrılır. Basit şekerler olarak adlandırılan monosakkaritler; glikoz, fruktoz ve galaktoz olarak ayrılır. Disakkaritler; sükroz, maltoz ve laktoz olarak ayrılırken, polisakkaritler içinde, nişasta ve posa yer alır.
Sindirimleri ağızda başlayan karbonhidratlar, polisakkaritlerden monosakkaritlere parçalanır. Örneğin nişasta gibi bir polisakkaritin ağızda başlayan sindirimi, bir monosakkarit olan glikoza parçalana kadar sürer. Vücudun tüm hücrelerinde enerji kaynağı olarak kullanılacak olan glikoz, karaciğer ve kaslarda glikojen olarak depolanır.
Monosakkaritler, kana çabuk geçtiği için şeker hastaları tarafından kullanılmamalıdır.
Vücuda besinlerle giren karbonhidratlar, basit ve kompleks olarak ikiye ayrılır. Karbonhidratların fazlası, vücutta yağ olarak depolanır.

Ne işe yararlar?
Vücuda ısı ve enerji sağlarlar.
Besinlerde en ucuz ve en kolay bulunan enerji kaynaklarıdır. Karbonhidratların 1 gramı, 4 kilokalori enerji sağlar.
Basit şekerlerden olan glikoz, beyin ve sinir sisteminin ana enerji kaynağıdır.
Ketozisi önler.
Su ve elektrolit dengesini sağlarlar.
Polisakkarit olan posa, bağırsak hareketleriyle birlikte basit şekerlerin emilimini düzenler. Posa ayrıca, kolesterolün geri emilimini önleyerek veya geciktirerek, kandaki kolesterolün dengelenmesini sağlar.
Süt ve süt ürünlerinde bulunan laktoz, bir disakkarit olup, bağırsaklardan kalsiyumun emilimini artırır.
Vücudun ne kadar karbonhidrata ihtiyacı vardır?
Vücudun enerji ihtiyacının yüzde 50-60’ı karbonhidratlardan karşılanmalıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için, monosakkaritler yerine, polisakkaritlerden olan nişasta ve posanın tüketilmesi gerekir.

Hangi besinlerde bulunur?
Ekmek, tahıllar, kurubaklagiller, şeker ve şekerli gıdalar, meyveler, süt ve süt ürünleri, sebzeler. Yani et ve yağ dışındaki tüm besinlerde karbonhidratlar bulunur.

,arbonhidratlar biyoloji,karbonhidratların beslenmedeki önemi nedir,karbonhidratların sağlıklı beslenmedeki yeri,beslenmenin önemi ve karbonhidratlar,kaliteli karbonhidratlar listesi

Ereksiyon problemine çözüm

Ereksiyon problemine çözüm

İktidarsızlığa, ilaç ve medikal bir gereç kullanmaya gereksinim duyurmayan bir çare bulundu!
Sponsorlu Bağlantılar


İsrailli bilim adamlarının yeni keşfi, Viagra’nın pabucunu dama atacak.

Uzmanlar, ereksiyon problemi yaşayan erkekler için şok dalgalarıyla yapılan bir tedavi geliştirdi. Acısız olan tedavi sayesinde, genital bölgede yeni kan damarlarının oluşması tetikleniyor ve kan akışı düzenleniyor.

İktidarsızlığa karşı geliştirilen ilaç kullanan 20 erkekle yapılan deneyler başarı sağladı ve deneklerden 15’i ilaç kullanmayı bıraktı. Deneye katılan erkeklerden hiçbiri yan etkilerden şikayetçi olmadı.


sertleşmeme sorununa bitkisel çözüm,erkeklerde ereksıyon sorunu nasıl tedavi edilir,sertleşmeye kesin çözüm keçiboynuzu,sertleşmeye bitkisel çözüm ibrahim saraçoğlu,sertleşmeye kesin çözüm uzman tv,sertleşmeye iyi gelen bitkiler,sertleşmeyi sağlayan ilaçlar,erkekte sertleşmeme tedavisi

SAÇ TEMİZLİĞİ VE BAKIMI

SAÇ TEMİZLİĞİ VE BAKIMI
Saçlar da baş derisinde bulunan kıl köklerinden uzayarak büyüyen kıllardır. Kıl köklerindeki bezlerden salgılanan maddeler yağlı yapıdadır.
Sağlıklı saçlara sahip olmak için düzenli biçimde yıkanmak gerekmektedir. Saçların fırçalanması dökülen saçlar, kir ve tozları uzaklaştırıcı işlev görmektedir. Normal bir saçın haftada en az bir ya da iki kez yıkanması gerekmektedir. Yağlı saçlar ise daha sık yıkanmalıdır. Saçlar temiz su ile iyice durulandıktan sonra kurutulmadan önce nazik bir biçimde taranmalıdır. Saçların kurulanmasında yumuşak bir havlu kullanılmalıdır. Kurulama işlemi de yumuşak olmalıdır. Eğer sert bir havlu kullanılır ya da çok şiddetli ovulursa saçların uçları çatallanabilir. Saçlar elektrikli kurutucularla kurutulabilir. Ancak kurutucunun saça çok yakın tutulmaması gerekmektedir. Bu durumda saçlı deri ve saçlar fazla sıcaktan olumsuz etkilenebilirler.
Saçların yıkanması için kullanılan sabunların ve şampuanların esasını kolay çözünebilir özellikteki yağ eritici bir madde oluşturur. Şampuanlara ayrıca koku, renk ve yoğunlaştırıcı maddeler eklenir. Bu ek maddeler saçlı deride tahrişe yol açabilirler. Piyasada bulunan şampuanlarda kullanılan bazı maddeler allerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle şampuan seçiminde, niteliği bilinmeyen maddelerden kaçınılmalıdır.
Saç diplerinde kepek varsa, sık sık çok sıcak olmayan su ve sabunla yıkamak yararlı olabilir. Saçlar bol su ile iyice durulandıktan sonra da kepeklenme önlenemiyorsa bir sağlık kuruluşuna danışılmalıdır. Hekim önerisi dışında saçlar için yararlı olduğu ileri sürülen maddeler güvenli olmayabilirler. Saç temizliğinde kişisel olarak kullanılan fırça ve taraklar sık aralıklarla sıcak sabunlu su ile yıkanmalı ve durulanmalıdır. Sağlık yararı dışında saçların temizlik ve düzeni, insanlar arasındaki ilişkilerde ve kendini iyi hissetmede etkisi olan olumlu dış görünüş açısından da önemlidir.

evde saç bakimi,saç bakimi bepanthene ampul,saç bakimi ibrahim saraçoğlu,saç bakimi oyunu,saç bakimi doğalsaç bakimi nasil yapilir

Sağlıklı Işıl Işıl Saçlar İçin Öneriler saclar

Saç için önerileryağlı saçlara öneriler,saçlar için öneriler,saç uzmanlarından öneriler,kabaran saçlara öneriler,

Sağlıklı Işıl Işıl Saçlar İçin Öneriler saclar
Göz kamaştıran uzun saçların sahibi olmak zor sanılsa da; doğru bakım ile ışıl ışıl bir görüntü elde etmek mümkün. Kuaförler, “Sağlıklı saçlar için şampuan ve kremlerin kalitesi çok önemli” diyor.. Dönem dönem kısa saç moda olsa da; omuzlardan aşağı şelale gibi akan uzun saçların saltanatı kolay kolay sarsılmaz. Saçlar uzadıkça bakım ihtiyacı artsa da pek çok kadın kendisine ‘ayrı bir hava katan’ uzun saçlarından vazgeçmez. Yıkaması ve kurutması bile zaman zaman “Kesip kurtulacağım” dedirten uzun saçların bakımı aslında sanıldığı kadar zor değil.
Sponsorlu Bağlantılar


Doğru malzeme şart
Saç tasarımcıları, uzun saç bakımında en önemli iki unsurun şampuan ve maske olduğunu belirterek, şunları öneriyor:
Saçları ince telli olanlar hafif şampuanları seçmeli. Kalın telli saçların bakımı içinse yumuşatıcı içeren malzemeler kullanılmalı. Saçın rahat taranmasını sağlayan maskeler için de aynı mantıkla hareket edilmelidir.

Renk Değiştirmeyin
İnce telli uzun saçlar için maskeyi sadece saç uçlarına uygulamak gerekir. Kalın telli saçlar söz konusu olduğunda ise maske tüm baş üzerinde uygulanmalıdır.
Uzun saçlara kişisellik ve hareketlilik kazandırmak için renk kullanımı kaçınılmaz. Ancak uzmanlar ani renk değişimlerini önermiyor; saçın sağlığı için gölge ve röfle gibi ton üzerine tonlama yapmayı tavsiye ediyor.

Jöle ve spreyi fazla abartmayın
İs, kirlilik ve toz saçların düşmanıdır. Ayrıca zarar görüp döküldükten sonra, saç derisi açıkta kalır ve üstteki zararlı parçacıklar kolayca içine işler. Eğer saçlarda boya varsa saç derisinin sağlığına daha fazla özen gösterilmelidir.
Şekil vermek için yanlış ürünler kullanmayın. Birçok jöle, plastik bazlıdır ve saç üzerinde kalıntı bırakır. Kaliteli jöle seçimi bu nedenle çok önem taşır. Sprey ve jölelerin büyük kısmı saçları kurutan miktarda alkol içerirler.

Her yüze farklı kakül
Düz kakül, sadece yüzü mükemmel ve belirgin kadınlara yakışır. Genellikle oval şekilli yüze sahip olanlar dolgun kakül kullanabilir.
Burnu biraz büyük olan yüzlerde ise kakülün kaş hizasında olması daha uygundur ve çok net olmamalıdır. Eğer yüz köşeli ise bu tip kakülü kullanmamak daha iyi olur.
Çok simetrik bir yüz için yandan kakül yakışır. Eğer yüz üçgen, elmacık kemikleri çıkık ve alın da darsa; kısa kakül alnı geniş göstermek için çok uygundur.
Eğer yüz şekli üçgen ama alın geniş ve elmacık kemikleri belirgin değil ise, kısa bir kakül ve yüzün iki yanına doğru düşen saç tutamları idealdir.

Şampuanı iyi durulayın
Saçlarınızı lastik ile çoksıkı bağlamayın çünkü; bu uygulama saç derisinin zarar görmesi ve zaman içinde saçların kırılmasına neden olur.
Her yıkamada fazla miktarda şampuan kullanmayın. Şampuanı su ile karıştırıp sonra da çok iyi durulamalısınız.
Acele etmek uzun saçların düşmanıdır. Fön makinesini asla saçlarınıza çok fazla yaklaştırmayın ve makul bir ısıda çalıştırın.
Tarak ve fırçaları sık sıkyıkayın. Üzerinde kalan biri-kintiler (kepek, ölü hücreler)saçları matlaştırır ve kirletir.
Kuaförle olan randevunuzu asla geciktirmeyin. Kalın telli saçı olan kadınlar her iki ayda bir, ince tellilerise en fazla altı haftada bir düzenli kuaföre gitmelidir.

kıvırcık saçlara öneriler,ssaç dökülmesi öneriler,güzel saçlar erkek,ünlülerin saçları nasıl parlak,saçı canlı gösteren ürünler,ünlüler saçlarına nasıl bakım yapıyor,türk ünlülerin saç bakımı sırları,saç nasıl parlak olur,saçı parlak göstermek,mükemmel saçlar için 45 bakım sırrı,parlak saçlar için maske

Spor ile ilgili slogan örnekleri verir misiniz?

spor ile ilgili sloganlar,sağlıklı yaşam ve spor ile ilgili sloganlar,spor sloganları,spor sloganlari,sporla ilgili slogan örnekleri verir misiniz,spor ile ilgili afişler,sporla ilgili sözler kısa,spor ile ilgili sloganlar nelerdir


Spor Bir insanın Her Durumda farklı Olmasını Sağlar.
Spor Hayata tutunmanın Bir dalıdır.
Sporsuz Bir millet Gerilemeye Mahkûmdur.
Spor Bir Milletin Gençlerinin O ülkeyi Ayakta Tutmasını Sağlar..
Muvaffak olmak için her türlü yardımdan ziyade bütün milletçe sporun mahiyeti, kıymeti anlaşılmak ve ona kalbten sevgi göstermek, onu vatanî vazife sayma lâzımdır.
Spora Eğitimli Bir Devlet Asla Yorulmaz.



Umut ile ilgili Sözler, Umut Sözleri

umut sözleri ilgili güzel sözler,umut sözleri umut dolu sözler umut verici sözler mesajlar,

Umut fakirin ekmeğidir.
Sponsorlu Bağlantılar

 Türk atasözü
*Korkun seni mahkum eder. Umudun seni özgür bırakır. ” Esaretin Bedeli
**Koşarsın koşarsın da varamazsın ya hani; işte o zaman içindeki umut, varamadığın kadar büyür!
* Gülüşüne kurşun sıksalar da, unutma ki umuda kurşun işlemez.
**Yaşanan gün nasıl olursa olsun, beklenen gün her zaman daha güzeldir! Çünkü geçmiş kayıplarla, gelecek umutlarla doludur!
**En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar.
**Sırtını asfalta yaslayan çocuk, sırtını tüylü döşeklere yaslayanlardan daha umutlu rüyalar görür.
*Bir şeyin sonsuza dek sürmesini istiyorsan, yarım bırak.
*Neden mi sevdim seni? Çünkü daha imkansız bir ihtimal yoktu!
*Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıklardan sonra nice güneşler var!
* Bazı insanlarla yeniden tanışmak istersin; ‘Bu sefer farklı olacak.’ umuduyla.
* Umut bazen işkencedir, bitmeyen zalim gecedir. Bitti deyip çekip gitmek bilemezsin ne acıdır.
*Müzik dinlerken kurduğum hayaller gerçekleşse, yeterli.
 *Ertelemek, yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.

umut sözleri ilgili güzel sözler,umut sözleri umut dolu sözler umut verici sözler mesajlar,umut ile ilgili sözler mevlana,umut sözleri tumblr,umut sözleri facebook,msn umut sözleri,umut sözleri resimli,umut sözleri faceUmut ile ilgili Sözler, Umut Sözleri

Umut fakirin ekmeğidir.
Sponsorlu Bağlantılar

 Türk atasözü
*Korkun seni mahkum eder. Umudun seni özgür bırakır. ” Esaretin Bedeli
**Koşarsın koşarsın da varamazsın ya hani; işte o zaman içindeki umut, varamadığın kadar büyür!
* Gülüşüne kurşun sıksalar da, unutma ki umuda kurşun işlemez.
**Yaşanan gün nasıl olursa olsun, beklenen gün her zaman daha güzeldir! Çünkü geçmiş kayıplarla, gelecek umutlarla doludur!
**En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar.
**Sırtını asfalta yaslayan çocuk, sırtını tüylü döşeklere yaslayanlardan daha umutlu rüyalar görür.
*Bir şeyin sonsuza dek sürmesini istiyorsan, yarım bırak.
*Neden mi sevdim seni? Çünkü daha imkansız bir ihtimal yoktu!
*Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıklardan sonra nice güneşler var!
* Bazı insanlarla yeniden tanışmak istersin; ‘Bu sefer farklı olacak.’ umuduyla.
* Umut bazen işkencedir, bitmeyen zalim gecedir. Bitti deyip çekip gitmek bilemezsin ne acıdır.
*Müzik dinlerken kurduğum hayaller gerçekleşse, yeterli.
 *Ertelemek, yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.

umut sözleri ilgili güzel sözler,umut sözleri umut dolu sözler umut verici sözler mesajlar,umut ile ilgili sözler mevlana,umut sözleri tumblr,umut sözleri facebook,msn umut sözleri,umut sözleri resimli,umut sözleri face

Sağlıklı beslenme ile ilgili sloganlar

sağlıklı yaşam ile ilgili sloganlar,yemekle ilgili sloganlar,sağlıklı besinler ile ilgili sloganlar,

Sağlıklı beslenme ile ilgili sloganlar

Kalp sağlığınız için dengeli beslenin.
Süt iç, kemiklerin sağlam olsun.
Sağlıklı beslenme, sağlıklı çocukluk; sağlıklı çocukluk ise sağlıklı yetişkinlik demektir.
Kahvaltı eşittir okulda başarı
Açıkta satılan besinleri satın alma
Sağlığınızı korumak için yeterli ve dengeli beslenin.
Yemek yemeden önce ellerinizi mutlaka yıkayın.
Sağlıklı beslenen sağlıklı büyür.
Sütü seviyorum, her gün içiyorum.
Yeşillikleri yıkamadan yerseniz benim de bir evim olur (Parazit)
Lezzetli ama çok şekerli, şekerle dişleri çürütmemeli
Vücudumuz bir kale, askerleri güçlendirmek elimizde, sağlıklı beslenmek zırhımız, su ve sabun silahımız.
Vitamin ve mineral deposudur sebzeler.
Hayatın ritminin devamı için sağlıklı beslenin.
Öğün atlamayın, kahvaltı yapmadan güne başlamayın.
Yeterli ve dengeli beslen, sağlıklı ve uzun yaşa.
Sağlıklı bir yaşam için su için.
Şişmanlık pişmanlıktır.
Sağlıklı kafa sağlıklı vücutta bulunur.

sağlıklı yaşam ile ilgili sloganlar ingilizce,süt ile ilgili sloganlar,sağlık ve beslenme ile ilgili sloganlar,sağlıklı yaşam ve spor,yemekle ilgili sloganlar,sağlıklı yaşam merkezihijyenle ilgili sloganlar,hijyen ile ilgili slogan

Sağlıklı beslenme ile ilgili şiirler

sağlıklı beslenme ile ilgili şiirler var mı,sağlıklı beslenme ile ilgili şiirler kısa,sağlıklı beslenme ile ilgili şiir şiirler kısa

Bu Can Emanet Bize

Bu can emanet bize,
  Onu korumalıyız.
Dert biner ensemize,
Tedbirli olmalıyız.

Düzenli gıda alıp,
İyi beslenmeliyiz.
Her şeyi çok yıkayıp,
Tertemiz yemeliyiz.

Yoksa hasta oluruz,
Düşeriz yataklara,
Arkadaşsız kalırız,
Bakarız sokaklara.

Mikroplu gıdalardan,
Çok uzak durmalıyız.
Karanlık odalardan,
Güneşe çıkmalıyız.

Hastalığın nedeni,
Kirli, pis yiyecektir.
En çok koruyan seni,
Dikkat ve temizliktir.

Güzel Kahvaltı Yapmak

Her sabah çok güzeldir
Biraz erkenden kalkmak
Güçlülere özeldir
Güzel kahvaltı yapmak

Annem çayımı koyar
Doldurur bardakları
Karnım bir güzel doyar
Silerim tabakları.

Dişlerimi fırçalar
Hemen çıkarım yola
Servisim korna çalar
Yollanırım okula

Kendime dikkat eder
Vücudumu beslerim
Öğlene kadar yeter
Güzel geçer derslerim.

Sağlikli Beslenme

Ne güzeldir sağlikli beslenme
Hep sağlikli beslenelim
Mesela süt içelim büyüyelim
Meyveler,sebzeler yiyelim
Hep sağlikli beslenelim.

Ne güzeldir sağlikli beslenme
Hep sağlikli beslenelim.
Vitaminler alalim
sağlikli beslenelim.

Sağlikli beslenelim ki
Hasta olmayalim.

Her Yemekten Yemeli

Yemesem büyüyemem
Gıdasız beslenemem
Sebze ve meyveleri
Yıkamadan yiyemem

Gıdayla beslenirim
Büyüyüp gelişirim
Alıp vitaminleri
Daha iyi düşünürüm

Her yemeği yemeli
Güzelce beslenmeli
Tüketip besinleri
Bedence güçlenmeli.

sağlıklı beslenme ile ilgili sözler,,sağlıklı beslenme ile ilgili akrostiş şiirler,sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam ile ilgili şiirler,sağlıklı beslenme ile ilgili afişler,sağlıklı beslenme ile ilgili tekerleme,

Bal Arısına İlham Edilen Arı Sütü

 arı sütü fiyatı,arı sütü nasıl kullanılır,arı sütü faydaları ve zararları,arı sütü nasıl elde edilir,arı sütü boy uzatır mı,propolis,arı sütü kilo aldırırmı

Bal Arısına İlham Edilen Arı Sütü
Prof.Dr. Mehmet CİHANOĞLU

arı sütü fiyatı
Arı sütü fiyatı cep yakıyor... Kilosu 6 bin lira

Bal arısı, Kur'ân-ı Hakîm'de adına müstakil bir sûre (Nahl) bulunan ve mükemmel hususiyetleriyle âdeta apaçık mucize olan bir hayvandır. Adı geçen sûrede; "Rabb’in bal arısına ilham etti ki: "Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kurmakta oldukları çardaklardan evler (kovan) edin. Sonra her çeşit meyveden ye de Rabbi’nin (sana) kolaylaştırdığı (ve ilham ettiği san'atı yayma) yollarına gir. Onların (o arıların) karınlarından, renkleri muhtelif içecekler çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eden bir topluluk için (Allah'ın varlığına ve birliğine) kesin bir delil vardır." buyurulmaktadır. (Nahl, 68-69)

Arıya başta bal olmak üzere her biri ayrı ayrı şifa hazinesi olan muhtelif kimyevî maddeleri sentezleme kabiliyeti verilmiştir. Bal arısı denince akla daha çok bal gelmektedir. Oysa arıya yapması için ilham edilen, sadece bal değildir. Son on yılda yapılan çalışmalarda balın dışında polen, arı sütü, arı zehiri, balmumu ve propolis denen maddeler de bal arısının ürünleri arasında sayılmaktadır.

Arı sütü, genç işçi bal arılarının yutak altı ve alt çene bezlerinde ürettirilen ve salgılanan bir maddedir. Genç lârvaların ve erişkin kraliçe arıların temel gıda kaynağıdır. İşçi arının kraliçe (bey) arıya dönüşmesi için onun vücudunda harika değişiklikler meydana getirmeye sebep olacak şekilde ayarlanmış çok hususî bir gıdadır. Aynı soydan gelen işçi arılar ile kraliçe arılar arasında genetik olarak bir farklılık olmadığı halde, arı sütüne verilen özellik sebebiyle kraliçe arı farklılaştırmaktadır.

İşçi arılar, arı sütü yapımında hammadde olarak kullanmak üzere, büyük miktarda polen ve nektar yer. Müteakiben arı sütünü yutak bezlerinden salgılar. Arı sütü, kraliçe olmak üzere programlanmış genç lârvalara, işçi arılar tarafından doğrudan yedirilir. Sevk-i İlahî ile kraliçe arı lârvası, bu diyete başladıktan hemen sonra daha büyük, daha üstün bir arıya (erişkin kraliçe arı) dönüşür. Bu metamorfoza sebep olmak üzere çeşitli vitamin ve hormonlara ait program kraliçe adayı lârvada mükemmel bir şekilde çalışmaya başlar. Bu harika mekanizmanın hiçbir kademesinden haberi olmayan arı, sadece kendisine ihsan edilen arı sütünü yemekle meşgul olur.

Kraliçe arı ile işçi arılar arasında yapı ve şekil bakımından önemli farklar vardır. Her arının yapacağı işi bilen Rabb'imiz, onlara ihtiyaçlarına göre organ bahşetmiştir. İşçi arıda çalışma ile ilgili organlar (polen sepetleri, daha güçlü alt çeneleri ve yutak altı bezi ve balmumu bezleri) yaratırken, kraliçe arıda çok hızlı çalışan üreme organları yaratmıştır. Bunlara ilâve olarak işçi arı ortalama 21 günde; kraliçe arı 15,5 günde gelişmesini tamamlar. Kraliçe arı % 40 daha büyüktür ve ağırlığı % 60 daha fazladır. Hayat süresi açısından ortalama olarak kraliçe arı, 5-7 yıl; işçi arılar ise, 7-8 hafta yaşar. Davranış itibariyle kraliçe arı bir günde birkaç bin, hayat boyunca ise 3 milyon yumurta üretir. İşçi arılardan farklı olarak kraliçe arı, arı kovanındaki diğer faaliyetlere iştirak etmez.

Arı sütünün özellikleri
Arı sütü; su nispeti yüksek, lâpa-jel kıvamında, homojen bir maddedir. Sarı beyazımsı renktedir. Keskin kokuludur ve ekşi bir tada sahiptir. Yoğunluğu 1,1 g/cm3'tür. Suda kısmen çözünür. Oda sıcaklığında veya buzdolabında 5 °C'de depolandığında daha akıcı hale gelir. Depolanmış arı sütünde parçacıkların çökmesine bağlı olarak gravürler meydana gelir.
Azotlu maddelerin ortalama % 73,9'u proteinlerdir. 6 temel proteinin 4'ü glikoprotein yapısındadır. Amino asitlerin hepsi insan için temel (vücutta üretilmeyip dışardan almak zorunda olduğumuz) olup, toplam 29 amino asit ayırt edilmiştir. Arı sütünde ayrıca kollagen ve gamma globulin (bağışıklık sisteminin anahtar bir elemanı), glukoz oksidaz, fosfataz ve kolinesteraz gibi enzim ve insülin benzeri bir madde de bulunmaktadır. Bütün şekerlerin % 90'ını fruktoz ve glukoz teşkil eder.

Yağ terkibinin % 80-90'ı serbest yağ asitleridir. Bu moleküller, arı sütünün yaratılışındaki harika biyolojik özelliklere sebep olan, çoğu kısa zincirli hidroksi yağ asitleridir. Arı sütünün terkibinde bulunan esansiyel (temel) yağ asitleri kandaki kolesterol seviyesini düşürecek hususiyette yaratılmıştır.

Arı sütünün toplam mineral muhtevası, taze ağırlığının yaklaşık % 1'i veya kuru ağırlığının yaklaşık % 2-3'üdür. Temel minerallerden, K, Ca, Na, Zn, Fe, Cu ve Mn vardır. Arı sütü, vitaminler açısından oldukça zengin olup B1, B2, B3, B5, B6 ve H vitamini ihtiva etmektedir. C vitamini eser miktarda bulunur, A, D, E ve K vitaminleri ise bulunmaz.
Arı sütünün tonik tesirli (zindelik ve kuvvet ilâcı) olduğu, iştahı ve kan basıncını düzenlemeye vesile olduğu, dolayısıyla hipertansiyon ve hipotansiyonda faydası olabileceği, aneminin (kansızlık) düzelmesine, kan yağlarını düşmesine, damar sertliğinin azalmasına, gribin tedavisine sebep olduğuna dair tespitler mevcuttur. Ayrıca bu harika maddeye verilen hususiyetlerden bazılarının, cilt kırışıklıklarına engel olduğu ve yağ bezleri salgısının normale dönmesinde de faydası olduğu anlaşılmıştır.



arı sütü kullanımı,arı sütü fiyatı eczane,arı sütü nerede satılır,arı sütü faydaları,arı sütü fiyatı faydaları,arı sütü nasıl kullanılır,arı sütü nasıl elde edilir
balparmak arı sütü fiyatı,arı sütü kilo aldırırmı

Katkı maddeleri çocuklarımıza nasıl tesir ediyor?

Katkı maddeleri çocuklarımıza nasıl tesir ediyor?
Çocuklar, vücut ağırlığına göre, daha fazla enerji ve gıdaya ihtiyaç duyar. Bazen çocuklar belirli gıda maddelerini çok tüketir, bunun neticesinde enerji ihtiyaçlarını karşılarken daha fazla miktarda katkı maddesi alabilir. Dolayısıyla ebeveynlere, çocuklarını, içinde katkı maddesi bulunan gıda maddelerini aşırı tüketmelerini engelleme hususunda çok iş düşmektedir.

Tüketici olarak ne yapmalıyız?
Gıda katkı maddeleri, bunları üreten sanayiciler için pek çok fayda sağlarken, tüketicileri ise sağlıklarından endişeye düşürmektedir. Bu endişelerin kaynağı, üreticiler ve kontrol mekanizmalarındaki bilgisizlik, sorumlulardaki gevşeklik ve insanlardaki ahlâkî zaaflara bağlı istismarın yaygınlığıdır. Meselâ, birçok ürünün ambalajındaki bilgilerle, ürünün terkibi birbirini tutmayabilmektedir. Bu endişeler sebebiyle insanlar; sıklıkla tabiî gıdaları, kimyevî katkılar ve koruyucular ihtiva eden gıdalara tercih etmek istemekte ve daha besleyici, daha elverişli, taze, güvenli gıdalar istediklerini belirtmektedir. Oysa bu hususiyetler, gıdaların hemen kullanılmadığı takdirde katkı maddeleri ihtiva etmesini de gerektirmektedir. Mevcut hayat tarzı, ekonomik sistem, teknolojik ve sosyal yapı sürdürüldüğü müddetçe, katkı maddelerinden tamamen kaçınmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Ancak bunları az zarar görecek şekilde kullanmayı mümkün kılan bazı stratejiler geliştirilebilir:
1. Gıda katkı maddesi ihtiva etmeyen ve bunu etiketinde belirten gıdalar tercih edilebilir. Bütün çeşitlerde değilse bile, bu, bazı gıdalarda sağlanabilir. Meyve nektarı veya suyu yerine, meyve; sucuk, sosis, salam yerine de işlenmemiş et tercih edilebilir.
2. Gıda katkı maddesini en az ihtiva eden yiyecekler tercih edilebilir. Aynı cins ürünlerin (meselâ meyve suları) katkı maddesi muhtevalarının farklı olduğu görülecektir. Birçok ülkede tüketicinin katkı maddesi bulundurmayan (veya daha az bulunduran) gıdaları tercih etmesi, üreticileri daha az katkı maddesi kullanmaya sevk etmiştir. Hattâ bazı ülkelerde hiç katkı maddesi ihtiva etmeyen veya en azından tartışmalı katkı maddelerini ihtiva etmeyen gıdalar üreten firmalar kurulmuştur. Ülkemizde de zaman içerisinde katkı maddelerine karşı şuurlanma olursa, bu, üretici firmalara olumlu yansıyacaktır.
3. Zararsız katkı maddeleri belirlenip bunları ihtiva eden gıdalar tercih edilebilir.
4. Dinimizin bize kazandırdığı "Şüpheli şeylerden kaçınınız." prensibi gereğince, şüpheli katkı maddeleri belirlenip, bunlardan kaçınılmaya çalışılır veya bunları en az ihtiva edenler tercih edilebilir.

Gıda katkı maddelerinin insan sağlığına en az zarar verecek şekilde üretilmesi ve tüketilmesi süreçleri; üretici, tüketici ve devlet işbirliğini gerektirmektedir. Üreticiler; otokontrole, ürettikleri besinin kalitesini üretim aşamalarında ve satışa sunmadan önce kontrol etmeye önem vermelidir. Bu mevzuda şuurlanmış tüketici, hem üreticiyi doğru gıda katkı maddesi kullanılması konusunda, hem de devleti müessir şekilde kontrol hususunda daha duyarlı hâle getirecektir. Devlet de böyle bir kontrol mekanizması kurmalı, üreticilerin otokontrolünü teşvik etmeli, analiz usullerini standartlaştırıp, bunları denetlemeli ve gıda katkı maddesi analizi yapacak lâboratuvarları geliştirmelidir.

yiyeceklerdeki katkı maddeleri ve zararları, çocuklara zararları, katkı maddelerinin sağlığa zaraları, çocuklara zaraları nedir, nasıl, niçin, hangisi, nerede, yardım, katıkı,
gıda katkı maddeleri tebliği,
Katkı maddeleri çocuklarımıza nasıl tesir ediyor?,

Gıda katkı maddelerinin bir kısmı bazı hastalıkları tetikleyebilir mi?

 Gıda katkı maddelerinin bir kısmı bazı hastalıkları tetikleyebilir mi?
Bazı gıda katkı maddelerinin sebep olduğu düşünülen sağlık problemleri şunlardır:
Dikkat eksikliği bozukluğu, hiperaktivite sendromu... Bu teori 1970'li yıllarda popüler olmasına rağmen, genetik farklılık ve yatkınlıklar dikkate alınmadan yapılan kontrollü çalışmalar sonunda gıda renklendiricilerinin çocuklarda hiperaktiviteye veya öğrenme bozukluklarına sebep olduğuna dair bir delil bulunamamıştır.
Alerji,
Astım,
Davranış bozuklukları,
Baş ağrısı, migren,
Cilt problemleri: egzama, kurdeşen,
Uyku problemleri.
Nitrit ve nitratlar (E250, E251), kansere sebep olan nitrozaminleri oluşturur. Ayrıca bunlar kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır. Bazı araştırmacılar, sucuk ve salam gibi işlenmiş et ürünlerinde nitrit kullanılması yasaklanırsa, pek çok et ürününün piyasadan kalkacağını, dolayısıyla hayvan üreticisinin, et teknolojisinin, insan beslenmesinin ve genel ekonominin önemli ölçüde zarara uğrayacağını iddia etmektedir. Nitritsiz üretilecek et ürünlerinin kötü renkte ve lezzetsiz olacağı, dayanma sürelerinin azalacağı ve dolayısıyla gıda zehirlenmeleri yoluyla sağlık problemleri ortaya çıkacağı endişesi duyulmaktadır. Nitrit kalıntısını ve nitrozamin oluşmasını azaltacak metotlar araştırılmaya başlanmıştır. Tokoferoller, askorbik asit ve lâktik asit, bakterilerin nitrozamin oluşumunu azaltmaktadır. Ülkemizde 1970'li yıllarda yapılan çalışmalarda, işlenmiş et ürünlerinde izin verilenin çok üzerinde nitrit kullanıldığı tespit edilirken, son çalışmalarda daha iyi sonuçlar alınmıştır. Nitrat ve nitritler bazı bünyelerde baş ağrısı ve kurdeşene sebep olabilir.

Astım, deri döküntüsü ve hiperaktiviteye sebep olabilen bir diğer koruyucu katkı maddesi benzoik asittir. Türkiye'de üretilen bazı meyve sularında benzoik asit miktarının izin verilen değeri aştığı tespit edilmiştir.

Sülfitler; çeşitli alerjik reaksiyonlara, ayrıca kurdeşen, göğüste sıkışma, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, halsizlik gibi durumlara yol açar. Birçok restoranın salata soslarında yüksek miktarda sülfit mevcuttur.

Sık kullanılan bir sun'î tatlandırıcı olan aspartam; hassas kişilerin göz kapaklarında, dudak, el veya ayaklarında şişmeye sebep olabilir. Ancak, bunların görülme sıklığı azdır.

Monosodyum glutamat, özellikle Uzak Doğu ve Türk mutfaklarında değişik gıdalarda lezzet artırıcı olarak kullanılır. Fazla miktarda monosodyum glutamat alınmasıyla oluşan reaksiyona "Çin Restorantı Sendromu" denir; bu, baş ağrısı, bulantı, ishal, terleme, göğüste sıkışma ve boyun arkasında yanmaya sebep olur.
Renklendiriciler hassas kişilerde deri döküntüleri ve astım gibi alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada incelenen 25 şekerleme örneğinin 11'inde izin verilmeyen renklendiricilere rastlanmıştır.

Gıda katkı maddelerini kullanılma sebeplerine göre dört grupta toplayabiliriz:

 Gıda katkı maddelerini kullanılma sebeplerine göre dört grupta toplayabiliriz:
1. Koruyucular:
Besinleri bakteri, küf, maya bozulmalarından korumak, raf ömrünü uzatmak maksadıyla kullanılır.
Antimikrobiyaller: Nitrit, nitrat, benzoik asit, propionik asit, sorbik asit, kükürt dioksit.
Antioksidanlar: C vitamini, BHA, BHT, gallatlar.
2.Gıdanın dokusunu, hazırlanma ve pişme özelliğini iyileştirenler:
Asitliği düzenleyiciler: Besinin pH'ını ayarlamak için kullanılır. Bunlar pH'ı düşürerek, besinde bakteri öldürücü ve bakteri üremesini durdurucu tesir de gösterebilir.
Topaklanmayı önleyenler (Silikat, magnezyum oksit, magnezyum karbonat): Bunlar tuz, pudra şekeri, süt tozu gibi toz halindeki karışımların akabilme özelliğini korumak, topaklanmasını önlemek için kullanılır.
Emülgatörler (Lesitin, mono ve digliseritler): Yüzey gerilimini azaltarak su ve yağın birbirine karışmasını ve homojen dağılmasını sağlamak için kullanılır.
Stabilizatörler (kıvam artırıcılar, tatlandırıcılar): Su ve yağın yeniden ayrılmasını önlemek için kullanılır.
Mayalanma sağlayıcılar.
Nem ayarlayıcılar.
Olgunlaştırıcılar.
Ağartıcılar, dolgu maddeleri, köpük ayarlayıcılar, parlatıcılar.
3. Aromayı ve rengi geliştiriciler:
Bunlar aromayı daha cazip hâle getirmek, orijinal aromayı korumak, düzeltmek veya artırmak için kullanılır. Lezzetin iki bileşeni tat ve koku olduğu için, aroma maddeleri, lezzeti de artırır. Renklendiriciler; işleme ve depolama sırasında kaybolan tabiî rengi yeniden kazandırmak, zayıf olan rengi kuvvetlendirmek, gerçekte renksiz olan besine renk vermek, düşük kaliteyi gizleyerek tüketici takdirini kazanmak düşüncesiyle katılır. Bunların katılmaması sağlığımız için daha faydalı olacakken, sadece vitrin ve göz zevki için insanlar bu maddeleri almaya itilmektedir.
Lezzet artırıcılar: En çok kullanılan lezzet artırıcı madde, monosodyum glutamattır.
Lezzet vericiler: Aromalar.
Renklendiriciler: Tartrazin, indigotin.
Sun'î tatlandırıcılar: Aspartam, sakarin.
4. Besin değerini koruyucu, geliştiriciler:
İşleme sırasında kaybolan besleyici unsurları yerine koyma: B1, B2, niasin gibi vitaminler
Diyette eksik olabilecek besin unsurlarını ekleme: A, D vitaminleri.

Gıda katkı maddeleri niçin kullanılır?

Gıda katkı maddeleri niçin kullanılır?

Gıda katkı maddelerinin kullanılma sebepleri çok fazladır:
Gıdanın besleyici değerini korumak, dayanıklılığını artırmak, raf ömrünü uzatmak,
Gıdanın doku özelliklerini iyileştirmek,
Gıdanın lezzetini ve rengini çekici hâle getirmek ve korumak,
Gıdanın işlenmesi sırasındaki teknolojik zaruret,
Gıdada mikroorganizmaların gelişmesini önlemek,
Gıda çeşitliliği sağlamak.

gıda katkı ,maddeleri ,neden, kullanılır
gıda katkı, maddeleri ,nelerdir,gıda katkı, maddelerinin amaç, ve, zararları

Gıda katkı maddesi nedir DETAYLI?

gıda katkı maddelerinin zararları,gıda katkı maddeleri
gıda katkı maddelerinin amaç ve zararları
gıda katkı maddesi nedir vikipedi
gıda katkı maddesi neden kullanılır


Gıda katkı maddeleri Türk Gıda Kodeksi Mevzuatı'nda şöyle tarif edilmektedir:
Tek başına gıda olarak tüketilmeyen, ham gıda veya yardımcı gıda maddesi olarak kullanılmayan,
Tek başına besleyici değeri olan veya olmayan,
Seçilen teknoloji gereği kullanılan,
İşlem veya imalat sırasında kalıntı veya türevleri mamul maddede bulunabilen,
Gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer hususiyetlerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel olmak maksadıyla kullanılan maddelerdir.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) ve Gıda ve Tarım Teşkilatı'nın (FAO) ortak çalışmaları ile teşekkül ettirilen Birleşik Gıda Katkıları Uzman Komitesi (JECFA), gıda katkı maddelerinin güvenilirliği ile ilgili çalışmalar yapmakta ve bu maddelerle ilgili kuralları belirlemektedir. Bu kurallar ve vücut ağırlığı başına günlük izin verilen miktarlar, FAO ve WHO raporlarında yayımlanmaktadır. A listesi pozitif listedir. B listesinde değerlendirilmesi tamamlanmamış katkı maddeleri yer alır. C listesi ise, negatif listedir ve burada yer alan katkı maddelerine kullanma izni verilmez.

Katkı maddeleri incelenirken, uzun süren lâboratuvar çalışmaları gereklidir. Deney hayvanlarının hayat sürelerinin % 85'inde kanser, alerji ve benzeri tarzda etkilenmenin olmadığı günlük doz (etkisiz doz), hayvanın kilogram ağırlığı başına miligram olarak tespit edilir. Güvenlik faktörü dikkate alınarak insan vücut ağırlığının kilogramı başına bu miktarın % 1'i, günlük izin verilen miktar olarak kabul edilir. Sonraki çalışmalarda farklı neticelere ulaşılması halinde, katkı maddelerinin listelerdeki yerleri değişebileceği gibi, günlük izin verilen miktarları da azaltılıp çoğaltılabilir.

Gıda katkı maddelerinin kullanılmasında dozun miktarı ile ilgili iki görüş vardır:
1. Herhangi bir dozda kansere sebep oluyorsa, bu katkı maddesi gıdaya kesinlikle eklenmemelidir.
2. Lâboratuvar hayvanlarında yüksek dozda kansere sebep olabilen maddeler uygun miktarlarda emniyetli iseler, katkı maddesi olarak kullanılabilir. 'Her madde zehir tesiri yapabilir. Zehirli olanla olmayanı ayıran, dozdur.' gerçeğinden hareketle, ikinci görüş ilk anda daha geçerli gibi görülüp bugün mecburen tercih edilse de, hakikate çok uygun değildir.

Aslında yukarıda belirtilen 'etkisiz doz' kavramı, üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Çünkü vücuda giren her madde belli reaksiyonlara girmekte, metabolize edilmekte, depolanmakta, parçalanmakta veya parçalanma ürünleri daha da zararlı hâle gelebilmektedir. Bu parçalanma ürünlerini insan sağlığı hususunda zararlı kabul etme sınırlarını tespitteki ilmî kriterler ise izafidir. Araştırmacılar, insana göre çok kısa ömürlü olan model canlılar üzerinde yaptıkları deneylerle, ancak kısa vadedeki asgarî ve azamî risk seviyelerini belirleyebilmektedir. Lâboratuvar hayvanlarının belli miktarını öldüren dozun üzerini zararlı kabul edip, daha az ölümlerin zararsız kabul edilmesi gibi bir mantık, insan hayatı söz konusu olduğunda çok zayıf kalmaktadır. Dolayısıyla bu minimum doz ve risk alma sınırını belirleyen, ülkelerin maddî güçleri, insan anlayışları, inanç ve değer hükümleridir. Bir insanının bile ölmesini istemeyen ülkeler, bu dozun sınırını çok aşağıda tutmakta veya bu maddeyi hiç kullanmamaktadır.

Milletler arası kuruluşlarca kabul gören katkı maddesine bir numara verilir. Avrupa Birliği'nde kullanılmasına izin verilen katkı maddelerinin numaralarına E kodu eklenmektedir. Mesela, 621 numaralı gıda katkı maddesi (monosodyum glutamat) Avrupa Birliği Kodeksi'nde E621 olarak isimlendirilir. Ülkemizde de aynı isimlendirme kullanılmaktadır. Ülkeler katkı maddelerine sınırlamalar getirebilir. Aroma maddelerine E kodu veya numara verilmemiştir. Çünkü bu grup çok geniştir. Türk Gıda Kodeksi'nde izin verilen yaklaşık 340 gıda katkı maddesi varken, aroma maddelerinin sayısı 1.700 civarındadır.

Katkı maddelerinin üretilmesinde kullanılan maddeler, geniş bir yelpaze teşkil etmektedir. Bazı katkı maddeleri tabiî kaynaklardan elde edilir. Bitkilerden yapılan katkı maddeleri olduğu gibi (lesitin soya fasulyesi ve mısırdan elde edilir), sadece hayvanlardan ve hayvan artıklarından elde edilen katkı maddeleri de vardır. Jelatin (E441) domuz, sığır veya diğer hayvanların kemik ve deri artıklarından; karmin (E120) kırmızı bitten; şellak (E904) yine bir bit türünden; kasitin (E920) insan, at veya domuz kılından; rennin, sığır veya davar midesinden; pepsin, domuz midesinden elde edilmektedir. Gliserin (E475), lesitin (E322), mono ve digliseridler (E471), betakarotenler (E160), benzoik asit (E210) gibi katkı maddeleri ise, hayvan ve bitki artıklarından veya sentetik olarak üretilebilmektedir. Katkı maddesinin tabiî veya sentetik olarak elde edilmesi, sağlık açısından güvenilir olup olmadığını göstermez. 1995'te yürürlüğe giren yönetmeliğin ilgili maddesinde katkı maddesinin kaynağı hayvanlar ise, hayvan cinsinin belirtilmesi şartı getirilmiştir. Buna rağmen, Almanya'dan ithal edilen jelatinlerin üretimini yapan firmalar, kesimhanelerden hayvan artıklarının, domuz da dahil, karışık geldiğini belirtmektedir. Bu şekilde üretilip paketlenen jelatinler, daha sonra yapıştırılan "Sığır jelatinidir." etiketiyle Türk gümrüklerinden geçirilebilmektedir.



gıda katkı maddesi kodları
gıda katkı maddesi ne demek
gıda katkı maddesi nelerdir

Gıda katkı maddesi nedir KISACA ÖZET?

gıda katkı maddelerinin zararları,gıda katkı maddeleri
gıda katkı maddelerinin amaç ve zararları
gıda katkı maddesi nedir vikipedi


Kendi basına gıda olarak tüketilmeyen, gıdanın üretilmesi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması ve depolanması aşamalarında beklenen teknolojik amaca yönelik olarak ürün veya bileşenlerine doğrudan veya dolaylı yollardan katılan maddelere gıda katkı maddeleri denir.


gıda katkı maddesi neden kullanılır
gıda katkı maddesi kodları
gıda katkı maddesi ne demek
gıda katkı maddesi nelerdir

Organik ürün nedir, neden pahalıdır?

doğal ürün nedir,organik gidalar,neden organik ürün,organik ne demek,organik tarım nedir

 Organik ürün nedir, neden pahalıdır?

Organik ürünlerde
bu logoyu arayınız.

Üretiminde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Ekolojik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır. Daha geniş anlamda çevreyi korumayı amaçlayan, doğadan aldığını doğaya geri veren, tarımın sürekliliğini sağlamayı hedefleyen ve hatta çalışanlarının menfaatlerini korumaya başlayan toplu bir felsefenin ürünü, bir yaşam biçimi.


Bir ürünün Organik Sertifika sahibi olabilmesi için:
Avrupa Birliği standart ve kurallarına göre T.C.Tarım Bakanlığı’nın yetkilendirdiği (çoğu uluslararası yetkili) sertifika kuruluşları tarafından,

• Tarla’nın denetlenerek sertifikalanması,
• Çiftçi’nin eğitilip, denetlenerek sertifikalanması,
• Tohum’un denetlenerek sertifikalanması,
• Doğal Gübre’nin denetlenerek sertifikalanması,
• Doğal Böcek İlacı’nın denetlenerek sertifikalanması,
• Yetişen Ürün’ün denetlenerek sertifikalanması,
• Ürünü İşleyen’in denetlenerek sertifikalanması,
• Ürünü Paketleyip Pazarlayan’ın denetlenerek sertifikalanması gerekir.

Organik ürünler neden pahalı:
• Yukarıda sayılan tüm denetim ve sertifikalama işlemleri için her bir üretim döneminde ayrı ayrı sertifika ücreti ödenir
• Doğal Tohum kullanıldığından verim düşüktür,
• Suni Gübre kullanılmadığından verim düşüktür,
• Organik Gübre ve İlaçlar kimyasallara oranla çok daha pahalıdır.
• Organik ilaçlar kimyasallar kadar etkili olmadığından fire verilir.
• Tarlaya traktör ve tarım aracı giremediğinden işçilik maliyeti yüksektir.
• Eğer öncesinde tarlada kimyasal gübre ve ilaç kullanılmışsa 5 yıla varan süreyle tarla bekletilir.
• Organik ürün tüketimi düşük olduğundan, organik üretim yapan işletmeler küçüktür, birim maliyetler yüksektir.


r,organik tekstil nedir,organık nedir,organik gıda nedir,organik gıdalar neden pahalı,,organik gıdalar ve özellikleri,,organik gıdalar satış noktaları,organik gıdalar nasıl üretilir,organik gıdalar nelerdir,
organik besinler,organik besinler biyoloji,

Organik Gıdalar Besin Bakımından Daha mı Zengin?

organik gıdalar neden pahalı,
organik gıdalar ve özellikleri,
organik gıdalar satış noktaları,
organik gıdalar nasıl üretilir,

Organik Gıdalar Besin Bakımından Daha mı Zengin?
Doç.Dr. C. Kemal SÜMBÜL

Çağımızda modern tarım faaliyetleriyle, artan dünya nüfusunu besleyecek kadar gıda üretebilmek için birim alandan âzamî verim elde edilmeye çalışılmaktadır. Diğer taraftan, kaliteli gıda üretimi de önemli bir meseledir ve insanların bu konuya alâkası günümüzde daha da artmıştır. Geri kalmış toplumlarda insanların karınlarını doyuracak kadar gıda bulmaları çok mühimdir. Bunlar sadece açlıklarını giderme gayretinde olduklarından, onlar için gıdanın kalitesi, yani ihtiva ettiği protein, vitamin ve mineraller fazla bir önem taşımaz. Halbuki sanayileşmiş toplumlarda gıda bulamama diye bir endişe olmadığından, dikkatler, daha çok, gıdanın kalitesine ve sağlık açısından bir risk taşıyıp taşımamasına odaklanmıştır. Bu toplumlardaki insanlar için gıdanın muhtevası, insan için gerekli bileşenleri ne kadar ihtiva ettiği, zararlı kimyevî madde kalıntılarını bulundurup bulundurmadığı vs. çok önemlidir. Son yıllarda insanların bu merakına karşılık gıda üretiminde yeni bir terminoloji sık kullanılır olmaya başlamıştır: Organik tarım ve bunun ürünü olan organik gıda.

Organik tarım ve ürünleri
Organik tarım nedir ve organik gıdaların diğerlerinden farkı var mıdır? Organik gıdaların, atadan gelme ziraî usullerle elde edilen gıdalardan ne derece farklı olduğu, bilim câmiasında da tartışılmaktadır. Acaba organik tarımla üretilen gıdalar, ihtiva ettikleri besin değeri bakımından daha mı zengindir? Yoksa bunlar insan sağlığına zararlı maddeleri daha mı az bulundurmaktadır? İnsanlar bu gıdaları neden daha fazla talep etmektedir? Bu soruların cevabı, birkaç zâviyeden verilebilir.

Büyümenin kontrolünde rol alan maddelerin (hormonlar), sentetik gübrelerin ve pestisitlerin (haşerat öldürücüler), kullanılmadığı bir sistem olan organik tarım; toprağın verimliliğini muhafaza etmek, bitkiye gerekli maddeleri sağlayabilmek, zararlı böcekleri kontrol etmek, hastalıklarla ve yabanî otlarla mücadele etmek için mekanik ekimle beraber tohum değişimlerinin ve zararlılara karşı biyolojik mücadelenin uygulandığı, kontrollü şartlar altında sertifikalı üretimin yapıldığı bir ziraat şeklidir. Bu usuller kullanılarak yetiştirilen ürünlere 'organik ürün' denmektedir. Değişik ülkelerde bu konuda yönetmelikler çıkarılarak organik ürünlerin kontrollü şartlar altında yetiştirilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Bitki kaynaklı organik ürünler, kimyevî-sentetik pestisitler ve 'mineral gübre' olarak adlandırılan sun'î gübreler kullanılmadan üretilir. Yine organik tarımda kanalizasyon atıklarından elde edilen maddeler gübre olarak kullanılamaz. Organik tarımın yapıldığı bölgedeki çevrenin de temiz olması gerekir.

Organik tarımla ilgili kurallar, sentetik ilâçların ve sun'î gübrelerin kullanılmasını tamamen yasaklar. Bundan maksat, tabiatta cereyan eden ekolojik mekanizmalardan faydalanmaktır. Sun'î gübre kullanmak yerine, bitkiye besin kaynağı teşkil etmesi maksadıyla toprağın besinlerle zenginleşmesi için münavebeli değişik ürünler ekilir ve hayvan çiftliklerinden sağlanan tabiî gübreler kullanılır.

Batı toplumlarında yıllardan beri halkın bir kısmı organik tarım yapmakta ısrarcı olmuştur. Bunu daha çok küçük çapta dindâr toplulukların yaptığı görülmüştür. Bununla beraber, zamanla çevre kirliliğine olan hassasiyetin artması ve gelişen teknolojinin diğer menfî tesirlerinin görülmesiyle, pestisitler daha az kullanılmaya başlanmıştır. Diğer taraftan çevre kirliliğini önlemek için organik tarımın teşvik edilmesi de bir metot olarak kabul edilmiştir. 1990'lı yıllarda tüketicilerin organik ürünlere talebi artmıştır. Bu talep sebebiyle birçok çiftçi organik tarıma başlamıştır. Organik tarımın çevre koruma politikasında bir metot olarak kabul edilmesiyle, bilhassa Avrupa ülkelerinde organik tarımı geliştirmek için çiftçilere çeşitli teşvikler yapılmaya başlanmıştır. Böylece bu metotlarla elde edilen ürün veriminin, modern tarımla elde edilene yaklaşması da onu câzip hâle getirmiştir.

Organik gıdalarla ilgili farklı iki görüş bulunmaktadır. Birincisi, organik tarımı savunanlarca ileri sürülen, 'Organik gıdalar, modern metotla elde edilenlere göre insan sağlığı açısından daha faydalıdır.' görüşüdür. Bundan dolayı dünyada organik tarımla üretilen gıdaların miktarı artmaktadır. Meselâ, 1990 yılında Almanya'da toplam gıda üretiminin yaklaşık % 1'nin organik tarımla yapıldığı, Avrupa Birliği ülkelerinde 2000 yılına kadar organik gıdaların toplam üretim içerisindeki payının % 2,5 olduğu ve bu nispetin her yıl artmakta olduğu bildirilmiştir.

Bunun aksini ileri süren ikinci görüş sahiplerine göre ise, modern ziraatla elde edilen gıdalarla, organik gıdalar arasında önemli bir farklılık yoktur. Buna gerekçe olarak da organik ürünlerin yetersiz besin ortamında yetiştiği, hastalıklara karşı sun'î ilâçlar kullanılmadığından korumasız kaldığı, daha az protein, karbonhidrat ve vitamin ihtiva ettiği, bunun neticesinde de bitkideki savunmayla ilgili 'sekonder metabolit' olarak adlandırılan maddelerin miktarlarının arttığı ve bunun da insan sağlığına zararlı olduğu iddia edilmektedir.

Bu durumda şu iki soru akla gelmektedir:
1- Organik ürünler; vitamin, mineral, sekonder metabolitler ve bazı besin elementlerini, modern metotlarla üretilenlere kıyasla fazla mı, yoksa az mı ihtiva etmektedir?
2- Bu sayılan maddeler insan sağlığına ne ölçüde faydalı veya zararlıdır?


organik gıdalar nelerdir,
organik besinler,
organik besinler satın al,
organik besinler biyoloji,

Süt Hakkında Bilmediklerimiz

süt hakkında ilginç bilgiler,laktozsuz süt hakkında bilgi,süt dişleri hakkında bilgi,süt ile ilgili bilgiler,süt ile ilgili bilinmeyenler

Süt Hakkında Bilmediklerimiz  Dr. Muvaffak AYVAZ
1 litre sütün meydana gelmesi için süt bezlerinden 500 litre kanın geçmesi gerekir. Sütteki akyuvar sayısı, sütün sağlıklı olup olmadığı hakkında esas ölçüdür. Memenin iltihabı' hastalıklarında bu sayı artar. F.Almanya'da 1 mililitre sütte ortalama 235 bin, İngiltere'de 420 bin akyuvar mevcuttur.

Sütün kalitesi hakkında ikinci kriter, mikrobik canlıların sayısıdır. Sıhhatli bir inekten sağılan süt, memeden çıkarken steril (mikropsuz) olmasına rağmen çevre tesiriyle mikroplar/a temasa geçer. Birçok ülkede 1. kalite sınırı, mililitrede 100 bin mikroorganizmadır. Bu miktar mililitrede 1 milyon adeti aşınca tad değişmesi meydana gelir.

Sağlıklı ve Dengeli Beslenmenin En Kolay ve En Keyifli Yolu: Süt İçmek

Sağlıklı ve Dengeli Beslenmenin En Kolay ve En Keyifli Yolu: Süt İçmek

Sağlıklı bir yaşam için günde en az 3 bardak süt ya da bunun eşdeğeri sütlü ürün tüketmek gerekiyor. Yaş gruplarına göre, süt ve sütlü ürünlerin tüketimi değişse de, sütün insan yaşamındaki önemi hiç değişmiyor.
Süt ve sütlü ürünler, insan gelişimi açısından önemli yer tutuyor. Çünkü süt, bütün besin maddelerini, ayrıca yaşamsal işlevler için gerekli olan vitaminleri, enzimleri, antikorları ve daha birçok maddeleri bünyesinde yeter ve dengeli biçimde bulunduran tek gıda maddesi.

Hayatımızda İlk Tat, İlk Lezzet: Süt
Hayata başladığımız anda tanıştığımız ilk tat süt, gerçek anlamda yaşamsal bir sıvı. Sütteki temel besin maddeleri protein, yağ, süt şekeri, mineral maddeler ve vitaminlerdir. 1 litre süt, çocuk ve yetişkinlerin günlük mineral madde ihtiyacının tamamını karşılayabilmektedir. Proteinlerin ya da protein karışımlarının beslenme açısından kalitenin ölçütü, aminoasitleri sayıca ve miktarca yeterli düzeyde içermesidir. Bu açılardan süt kusursuz bir gıdadır. Sütün içerisinde bulunan yağ çok zengin bir enerji kaynağıdır ve esansiyel yağ asitleri ile A, D, E, K vitaminlerini de barındırması açısından önemlidir. Ayrıca, süt eksikliği çok görülen B2 vitamini (ribuflerin) ve B12 vitamini için en iyi kaynaktır.

Sağlıklı Beslenme için İpuçları

sağlıklı beslenme için ipuçları nedir,
sağlıklı beslenme için ipuçları nelerdir,
sağlıklı beslenme için ne yapmalı,
sağlıklı beslenmek istiyorum,

 Yaşamak için beslenmek şart. Bundan tat ve keyif almak da insanı insan yapan özelliklerin başında geliyor. Ancak sağlıklı bir yaşam için, sağlıklı beslenme en önemli koşul. Bunu başarmak da insanın elinde ve hiç zor değil. Yapılması gereken, bir kaç küçük ama önemli noktayı göz ardı etmemek ve sağlıklı bir yaşama doğru ilk adımı atmak. İşte size bazı ipuçları... Besinlerden aldığınız enerji mutlaka dengeli olmalıdır.

Düzenli Beslenmenin Önemi.

Düzenli Beslenmenin Önemi. dengeli beslenmenin önemi,düzenli beslenme,düzenli beslenme nedir,



 Sağlıklı bir uyku düzeni günü olumlu kılmada oldukça etkilidir; bu etkiyi artırmak için gıdaya da dikkat etmek gerekir. Nasıl ki en güçlü ve pahalı araba dahi yakıtı olmadan hareket edemez, kahvaltısız güne başlayan bir öğrenci de benzer bir durumdadır. Özellikle de sabah kahvaltısına önem verin. Kahvaltısız başlayan bir öğrenme başarılı olamaz.
Günlük planlama yaparken özellikle sabah kahvaltısına dikkat etmek gerekir. Sabah kahvaltısı yoğun bir şekilde yapılmalı, günlük yemek ağırlığı buraya verilmelidir. Sabah kahvaltısının verdiği enerji öğrenmeyi etkinleştirdiği gibi, öğrenmenin oluşumunu da kolaylaştırır. Öğle ve akşam yemeklerinde ne yapmalı?

Dengeli ve Düzenli Beslenme Nedir kısa ve öz bir şekilde

Dengeli ve Düzenli Beslenme Nedir kısa ve öz bir şekilde

 Vücudun ihtiyacı olan gıdaların, vücudunuzun ihtiyacı kadar tüketilmesine dengeli beslenme denilmektedir. Vücudumuzun türlü proteinlere, vitaminlere, mineralle karbonhidratlara, suya ve de yağ gibi gıda maddelerine ihtiyacı vardır. Bu gıdaların her birine değişik oranda ihtiyaç duymaktadır insan vücudu. Bunları gerektiği miktarlarda tüketip, gerekenden fazlasını tüketmezsek dengeli beslenmiş oluruz.Düzenli beslenmek, öğünlere göre beslenmektir.Bunun için öğün atlamadan sabah.öğle akşam öğünlerine dikkat ederek yemeliyiz dengeli beslenme nedir özet,dengeli beslenme nedir vikipedi,dengeli beslenme nedir kısaca anlamı,dengeli beslenme nedir kısaca yazı,dengeli beslenme nedir kısaca bilgi,dengeli beslenme nedir kısaca özeti,yeterli ve dengeli beslenme nedir kısaca,dengeli beslenme nedir kısacası,

Dengeli Beslenme nedir uzun detaylı

Dengeli Beslenme nedir uzun detaylı

 İnsanların et, ekmek, sebze gibi çeşitli yiye­ceklerden ve su, süt gibi içeceklerden aldığı besin maddeleri altı ana grupta toplanır:

Proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitamin­ler, mineraller ve su. Bu besinlerin her biri vücut için gereklidir; ama bütün yiyeceklerde bütün besinler bir arada bulunmaz. Bu yüz­den, her öğünde yenen yiyeceklerin miktarı kadar çeşitliliği de önemlidir. Nitekim yiye­cek sıkıntısı çekmeyen toplumlarda bile, bes­lenmede bazı yiyeceklere yer verilmeyip hep aynı türden yiyeceklerin yenmesi, sözgelimi protein, vitamin ve mineralleri içermeyen karbonhidrat ağırlıklı dengesiz bir beslenme yetersiz beslenme kadar kötü sonuçlar doğu­rabilir. Bu gerçeği bilen beslenme uzmanları, her yaş ve meslek grubu için dengeli bir "beslenme rejimi" ya da "diyet" hazırlarlar. Bunlar, bütün temel besinlere yeterli oranlar­da yer veren ve vücuttaki kimyasal tepkimeler için yeterli enerjiyi sağlayabilen günlük yiye­cek, içecek listeleridir. (Oysa rejim ve diyet sözcükleri konuşma dilinde genellikle daha değişik anlamlarda kullanılır. "Rejim yap­mak" dendiğinde, zayıflamak amacıyla gere­kenden daha az yemek, diyet dendiğinde de genellikle hastalar için hazırlanan özel beslen­me rejimi, yani perhiz anlaşılır.) Tüm yiyecek ve içecekler hiçbir şekilde vücudumuz için gerekli bütün maddeleri içermemektedir. Bu nedenle yiyecekleri gruplandırmak ve ona göre hareket etmek gerekir. Yiyecek ve içecekler şu gruplardan oluşmaktadır:

Doğumun Yaklaştığını Gösteren 6 Belirti

Normalde doğum gebeliğin 38-40. haftaları arasında olur. Gebelerin %10’unda ise daha erken gebelik haftalarında doğum başlayabilir. Sezaryen hastanın isteği veya doktorun yönlendirilmesi ile yapılacak ise veya daha önce sezaryen ile doğum yapmış olan bir gebeye tekrar sezaryen yapılacaksa işlem 38-39. haftalar arasında planlanır. Sezaryen planlanan gebeler bir gece önce saat 24 00’den itibaren herhangi birşey yememeli ve içmemelidir. Doğumunuzun yaklaştığını gösteren 6 belirti

 1. Rahatlama: Bebeğin karnınızın alt kısmına (pelvis) doğru yer değiştirmesi ile diaframınız üzerindeki basınç azalır ve daha kolay nefes alabilir hale gelirsiniz. Ancak bu kez idrar kesesi üzerindeki basınç artışına bağlı olarak tuvalete gitme ihtiyacı artabilir.

Bıldırcın Yumurtası ve Faydaları nelerdir

Bıldırcın yumurtası protein deposu Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Bahtiyarca, hayvansal proteinlerin, verdikleri yüksek enerjinin yanı sıra çocuklardaki bedensel gelişimin sağlıklı olarak gerçekleşmesine yardımcı olduğunu belirtti. Hayvansal kaynaklı proteinlerin başında kanatlı kümes hayvanlarının yumurtalarının geldiğini ifade eden Bahtiyarca, bu yumurtaların da ait olduğu hayvanın genetik yapıları nedeniyle çeşitlilik gösterdiğini anlattı. Bıldırcın yumurtasının içeriğindeki besleyici maddelerin yoğunluğu nedeniyle yaygın olarak tüketilen tavuk yumurtasından farklı olduğunu belirten Bahtiyarca, şunları kaydetti: “Diğer yumurtalardan daha fazla, proteinlerin yapı taşı olan aminoasit içeren bıldırcın yumurtası, özellikle çocukların bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ise enerjisini daha çok fiziksel büyümeye harcayan çocuklarda, hastalığa neden olan mikropların etkisini azaltmaktadır. Grip, bronşit gibi üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların, bıldırcın yumurtası yedikten sonra hastalıklardan çok daha kısa sürede kurtulduğu gözlenmektedir. Bıldırcın yumurtasının bu hastalıklara iyi gelmesiyle ilgili, bilimsel kitaplara girmiş deneysel bir veri olmamasına karşın, bize, (çocuğuma bıldırcın yumurtası yedirebilir miyim?) diye soran kişilere, bıldırcın yumurtasını tavsiye ediyoruz. Sonuçta, bıldırcın yumurtası, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimine yardımcı olan bir protein deposudur.” Protein Açlığına Bıldırcın Yumurtası Ülkemizde hayvansal protein tüketiminin gelişmiş ülkelere göre düşük seviyede kaldığını vurgulayan Bahtiyarca, bu açığın kapatılmasında, son yıllarda eskiye oranla daha rahat bulunabilen bıldırcın yumurtasının etkili olabileceğini söyledi. Bahtiyarca, bıldırcın yumurtasının çocuklar tarafından en doğru tüketilme biçiminin, rafadan yenmesi olduğunu belirterek, “Çünkü yumurtanın rafadan olması, vücudun proteinleri en kolay ve etkili şekilde almasını sağlar. Bıldırcın yumurtasının sarısı pişirilmeden de çocuklara içirilebilir. Ancak, özel bir protein içeren yumurta akı, vücuttaki B vitaminlerini etkisizleştirme olasılığına karşı, çiğ olarak verilmemelidir.” diye konuştu. Bıldırcın Yumurtasının Faydaları Diğer yumurtalardan daha fazla, proteinlerin yapı taşı olan aminoasit içeren bıldırcın yumurtası, özellikle çocukların bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Çocukların bedensel ve zihinsel gelişimine yardımcı olan protein deposu bıldırcın yumurtasının, grip ve bronşit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına iyi geldiği kaydedildi. Bıldırcın yumurtasının en doğru tüketilme biçiminin ise rafadan yenmesi olduğu vurgulanarak, çiğ tüketilmemesi önerildi. Öksürük, astım, bronşit, nefes darlığı, mide, karaciğer ve göğüs hastalıkları tedavisinde, Çocukların gelişiminde ve iştahlarının arttırılmasında, Hastaların, ameliyat sonrası çabuk şifa bulmasında, Kansızlık ve anemi tedavisinde, öneriliyor. Ayrıca; İnsan bedenini gençleştirici, kuvvetlendirici özelliği yanında yüksek derecede afrodizyak özelliği içerir. Yüksek enerji ve protein içerir. Vitamin ve minarel değeri çok yüksektir. İdame dozu (tedavisi) Bir adet bıldırcın yumurtasını bir bardağın içine kırıyorsunuz. Bir kaşık balla karıştırıyorsunuz. Çalkalıyorsunuz. Bir bardak süte tamamlıyorsunuz. Karışımı oda sıcaklığında veya buzdolabından çıkardıktan 10 dakika sonra içiyorsunuz. 15 gün süreyle sabahları aç karnına bu kürü yapıyorsunuz. Öksürük, alerjik şikayet kalmıyor. Ayda 5-10 adet yumurta içmeye en az 3 ay devam ediyorsunuz. bildircin yumurtasi nasil pisirilir ,bıldırcın yumurtası nasıl tüketilmeli, ender saraç bıldırcın yumurtası,bıldırcın yumurtasının faydaları ve zararları, bıldırcın yumurtası faydası ve zararları,bıldırcın yumurtası yağda pişirilir mi, bıldırcın yumurtası ne işe yarar,bıldırcın yumurtasının zararları,ender saraç bıldırcın yumurtası,bıldırcın yumurtasının faydaları,bıldırcın yumurtası faydaları uzman tv,Bıldırcın Yumurtası Nasıl Yenir?