31 Ekim 2012 Çarşamba

Abdalın dostluğu köy görünceye kadar. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır





Abdalın dostluğu köy görünceye kadar. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır 

Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser.


Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır





Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır 

Kimi insanlar yaptıkları işten zevk duyarlar ve onu bırakmak istemezler; bu işi sürekli olarak, tekrar tekrar yapmaktan da hiç bıkkınlık duymazlar.


Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır





Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır 

Kimi görgüsüz ve eğitimsiz kimseler bir rastlantı sonucu lâyık olmadıkları önemli bir işin başına geçseler ya da bir mevki elde etseler, aptalca davranmaya, o yerin adamı gibi görünmeye ve böbürlenmeye başlarlar. Dahası, bunun kendi hakları olduğunu da ileri sürerler.

Abdala "kar yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır

Abdala "kar yağıyor" demişler, "titremeye hazırım" demiş. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır 



Yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşayıp eziyet çekmekte olan kimseler, karşılaşacakları zor şartlardan endişe duymazlar. Çünkü onlar bu şekilde yaşamaya alışıktırlar.

Abanın kadri yağmurda bilinir. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır


Abanın kadri yağmurda bilinir. atasözünün açıklaması anlamı nedir nasıldır 


Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkar.

BİRBİRLERİ İLE ÇELİŞEN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


BİRBİRLERİ İLE ÇELİŞEN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Evrendeki her şeyin zıddıyla varolduğu olgusu atasözlerine de yansımıştır. Olumlu öğütlerin yanısıra, yalnızca çıkara yönelik olumsuz öğütler veren atasözleri de vardır. "Devletin malı deniz, yemeyen keriz" atasözü bunun örneklerinden birisidir.

Çelişkili atasözleri, ayrıca, toplumda ayrı düşünen grupları ve bu gruplar arasındaki ayrılıkları/çelşkileri ortaya koymaktadır.

Örnekler:

* "Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar" atasözü kişileri yoksul kimselere yardım etmeye teşvik ederken "Aç yanından kaç" atasözü bunun tersini öğütlemektedir.

* "Derdini söylemeyen derman bulamaz" atasözü kişileri derterini dostlarıyla paylaşmaya teşvik ederken "Sırrını verme dostuna o da söyler dostuna" atasözü bunun aksini savunmaktadır.

* Her koyun kendi bacağından asılır. / Kurunun yanında yaş da yanar.

* İyi insan lafının üstüne gelirmiş. / İti an çomağı hazırla.

* Taşıma suyla değirmen dönmez. / Damlaya damlaya göl olur.

* Zorla güzellik olmaz. / Zora dağ dayanmaz.

KONULARINA GÖRE ATASÖZLERİ VE ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


KONULARINA GÖRE ATASÖZLERİ VE ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözlerini birkaç konuyla sınırlandırmak mümkün değildir. İnsan yaşamında yer alan doğum, ölüm, evlilik, arkadaşlık, dostluk, düşmanlık, hırsızlık, gelin, kaynana, ana-baba vb. dahil her şey atasözlerinin konularını oluşturur.

Atasözlerinin genel konusu yaşamın temel (bilgi yelpazesi.net) kuralları ve toplumda uyulması gereken temel ilkelerdir. Bu kural ve ilkelere uymayan kimselerin zarar görürdüklerine (bilgi yelpazesi.net) inanılır. Atasözleri başarılı, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için insanlara genel uyarılarda bulunur; verdikleri öğütlerle yaşamın temel kural ve ilkelerinin bilinmesine yardımcı olurlar.

ATASÖZLERİNDE SOMUTLAŞTIRMA (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


ATASÖZLERİNDE SOMUTLAŞTIRMA (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözlerinin çoğunda sözcükler kendi anlamlarında kullanılmaz. Cümleler kurulurken genelde konularsomutlaştırılır. Kısa ve özlü bir anlatımla konu daha güzel, etkili ve çarpıcı biçimde sunulur. Genellikle sözcükler benzetme, örnekleme yoluyla başka anlamlarda kullanılarak anlatıma şiirsel bir güzellik katılır. Bazı atasözlerinin dizeler ve beyitler biçiminde oluşu, halkın atasözlerinde şiirsel anlatıma verdiği önemi gösterir.

Örnekler:

"Sakla samanı, gelir zamanı" atasözünde saman sözcüğü gerçek anlamında kullanılmamıştır. Bu atasözünde, en değersiz şeylerin bile saklandığı zaman günün birinde işe yarayabileceği belirtilmektedir.

"Yuvayı dişi kuş yapar" atasözünde ev düzeni ile ilgilenen kadın, yuvayı yapan  dişi kuşa benzetilmiştir. Dolayısıyla dişi kuş sözcük öbeği kadın sözcüğünün yerine kullanılmıştır.

"Koyun can derdinde, kasap et derdinde" atasözünde koyun sözcüğü büyük sıkıntılar içinde çırpınan insanı, kasap sözcüğü bu insanın düştüğü kötü durumdan yararlanmak isteyen ya da yalnızca kendi çıkarını düşünen kimseleri temsil etmektedir.

"Aç köpek fırın duvarını deler" atasözünde aç bir insanın neler yapabileceği etkili biçimde anlatılmaktadır.

ATASÖZLERİNDE ANLAM AKTARMASI (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


ATASÖZLERİNDE ANLAM AKTARMASI (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözlerinin çoğunda sözcükler kendi anlamlarında kullanılmaz. Cümleler kurulurken genelde konularsomutlaştırılır. Kısa ve özlü bir anlatımla konu daha güzel, etkili ve çarpıcı biçimde sunulur. Genellikle sözcükler benzetme, örnekleme yoluyla başka anlamlarda kullanılarak anlatıma şiirsel bir güzellik katılır. Bazı atasözlerinin dizeler ve beyitler biçiminde oluşu, halkın atasözlerinde şiirsel anlatıma verdiği önemi gösterir.

Örnekler:

"Sakla samanı, gelir zamanı" atasözünde saman sözcüğü gerçek anlamında kullanılmamıştır. Bu atasözünde, en değersiz şeylerin bile saklandığı zaman günün birinde işe yarayabileceği belirtilmektedir.

"Yuvayı dişi kuş yapar" atasözünde ev düzeni ile ilgilenen kadın, yuvayı  yapan dişi kuşa benzetilmiştir. Dolayısıyla dişi kuş sözcük öbeği kadın sözcüğünün yerine kullanılmıştır.

"Koyun can derdinde, kasap et derdinde" atasözünde koyun sözcüğü büyük sıkıntılar içinde çırpınan insanı, kasap sözcüğü bu insanın düştüğü kötü durumdan yararlanmak isteyen ya da yalnızca kendi çıkarını düşünen kimseleri temsil etmektedir.

"Aç köpek fırın duvarını deler" atasözünde aç bir insanın neler yapabileceği etkili biçimde anlatılmaktadır.

ATASÖZLERİNİN ANLAM ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


ATASÖZLERİNİN ANLAM ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözleri belli bir toplumun ve/veya bütüm insanlığın yaşam felsefesidir. İnsanlarda bulunan sevgi, kıskançlık, bencillik, dostluk, düşmanlık gibi duyguşar evrenseldir. Bu nedenle bu duyguları yansıtan atasözleri de evrensel olarak kabul edilmektedir. Dünyada pek çok ulusun kullandığı atasözleri karşılaştırıldığında, bu atasözlerinin pek çoğunun aynı ya da benzer olduğu görülmüştür. Atasözleri evrensel değerler yanında bir ulusa özgü kültürel değerleri de yansıtır. Örneğin "Gözden ırak olan, gönülden ırak olur", "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur", "Vakit nakittir" gibi atasözleri evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. "Osmanlı, tavşanı araba ile avlar", "Türk'ün aklı aldadır" gibi atasözleri ise ulusaldır. Bunlara benzeyen atasözleri bir ulusun kültürünü yansıtır.

Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. Türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli  olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşın Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu nedenlerle, atasözlerinde evrensel ve toplumsal düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.

ATASÖZLERİNDE KİPLERİN KULLANIMI VE ÇEŞİTLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


ATASÖZLERİNDE KİPLERİN KULLANIMI VE ÇEŞİTLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözleri, uzun tarihî bir süreçte oluştuğu ve çağlar boyu geçerli olduğu için genellikle geniş zaman kipiyle kurulmuştur. Doğrudan öğüt veren atasözlerinde emir kipinin kullanıldığı görülmektedir. yküleme ya da rivayet biçiminde söylenen atasözlerinde belirsiz geçmiş zaman kipinin kullanıldığı görülür. Belirli geçmiş zaman ve şimdiki zaman kipleriyle kurulmuş atasözü sayısı oldukça azdır.

* Geniş Zaman Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Ağır kazan geç kaynar. / Bir başa bir göz yeter. / Boş çuval ayakta durmaz.

* Belirsiz Geçmiş Zaman Fiiliyle Kurulmuş Atasözleri: İnsanoğlu çiğ süt emmiş. / Yaş yetmiş, iş bitmiş. / Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış.

* Soru Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Akıl olmayınca ne yapsın sakal? / Tok ne bilir aç hâlinden? / Her sakallıyı baban mı sanırsın?

* İstek Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Ağır git ki yol alasın. / Sabah ola, hayır ola. / Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana.

* Emir Kipiyle Kurulmuş Atasözleri: Baş kes, yaş kesme. / Önce düşün, sonra söyle. / Bin bilsen de bir bilene danış.

FİİL CÜMLELERİ İLE OLUŞTURULAN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


FİİL CÜMLELERİ İLE OLUŞTURULAN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

* Eylem cümleleriyle kurulan atasözlerinde yüklem eylem olur. Eylem cümlesiyle kurulan atasözlerinin sayısı ad cümlesiyle kurulanlara nazaran daha çoktur.

Örnek: Can boğazdan gelir. / Zorla güzellik olmaz. / İki at bir kazığa bağlanmaz.

* Bazı atasözlerinde eylem söylenmez. Anlam kendiliğinden ortaya çıkar.

Örnek: Ata arpa, yiğide pilav. / Bakarsan bağ, bakmazsan dağ.

Ek Eylemle Kurulan Atasözleri

Bazı atasözleri  ek eylemle kurulurlar.

Örnek: Akıl için yol birdir. / Yiğidin malı

İSİM CÜMLELERİ İLE OLUŞTURULAN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedi


İSİM CÜMLELERİ İLE OLUŞTURULAN ATASÖZLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerimde yüklem ad ya da ad soylu sözcüklerden oluşur.

Örnek: Almak kolay, ödemek güçtür. / Akıl için yol birdir. / İki el bir baş içindir.

* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerinde var, yok sözcükleri ek eylem alarak yüklem olur.

Örnek: Kalpten kalbe yol vardır. / Ölümen öte köye köy yoktur.

* Ad cümleleriyle kurulan atasözlerinin  çoğunda ek eylem -dır söylenmez. Bu durumda genellikle herhangi bir anlam kaybı söz konusu olmaz.

Örnek: Can cümleden aziz. / Hizmetçi kırarsa şuç, hanım kırarsa kaza.

CÜMLE TÜRLERINE GÖRE ATASÖZLERİNİN ÇEŞİTLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


CÜMLE TÜRLERINE GÖRE ATASÖZLERİNİN ÇEŞİTLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Türkçede bulunan bütün cümle türlerine atasözlerinde de rastlanır. Atasözleri kısa ve özlü sözler olduğu için genelde bir-iki cümleden oluşur. Daha uzun cümlelerden oluşan Türk atasözlerinin sayısı azdır. Atasözlerinde kullanılan cümle türleri şu şekilde sıralanabilir:

Yalın Cümle

Atasözlerinin çoğu yalın cümle biçimindedir. İçinde sadece bir yargı bulunan atasözleri genellikle yalın cümleler biçiminde anlatılır.

Örnek: Ağaç kökünden yıkılır. / Aç köpek fırın duvarını deler. / Vakit nakittir.

Birleşik Cümle

İçinde iki yargı bulunan atasözleri genelde birleşik  cümle biçiminde kurulur.

Örnek: Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar. / Erkek aslan aslan da, dişi aslan aslan değil mi? / Elin ağzı torba değil ki büzesin.

Devrik Cümle

Atasözlerinde şiirsel bir anlatıma özen gösterildiğinden pek çok atasözü devrik cümlelerle kurulmuştur.

Örnek: Gülme komşuna, gelir başına. / Besle kargayı, oysun gözünü. / Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne.

ATASÖZLERİNDE KALIPLAŞMANIN GERÇEKLEŞMESİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nasıldır nedir


ATASÖZLERİNDE KALIPLAŞMANIN GERÇEKLEŞMESİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözleri bir toplumun ortak kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle herhangi bir kimse, atasözlerindeki sözcükleri ya da sözcüklerin sırasını değiştiremez. Örneğin "Dikensiz gül olmaz." atasözü "Gül dikensiz olmaz" şeklinde söylenemez. "Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür" atasözündeki "kaz" kelimesi yerine "ördek" veya "horoz" denmez. Bunun nedeni, atasözlerinin bir kişinin değil, bütün toplumun ortak malı olması ve o toplumun düşünce ve dil zevkini yansıtmasıdır.

Ancak, bazı atasözleri tarihsel süreç içinde değişikliğe uğramıştır.

Örnek: "Ayağını yorganına göre köskıl." → "Ayağını yorganına göre uzat." Bu atasözündeki "köskıl" kelimesinin yerine günümüzde "uzat" kelimesi kullanılmaktadır. Tarih boyunca dilde ve kültürde oluşan değişmeler atasözlerine de yansımıştır.

Kalıplaşmanın bir istisnası da bir atasözünün  farklı bölgelerde değişik şekillerde söylenmesidir.

Örnek: Mum dibine ışık vermez. → "Çıra dibi karanlık olur"

Örnek: Er ekmeği er kursağında kalmaz. → Er lokması er kursağında kalmaz.

Örneklerdeki gibi bazı atasözlerinde, hem sözcüklerin sırası hem de sözcükler değişebilmektedir. Ancak, bu değişiklik kişiden kişiye değil bölgeden bölgeyedir. Bu durum, atasözlerinin tarihsel süreç içinde ve farklıbölgelerde değişikliğe uğrayabildiğini gösterir.

ATASÖZLERİNİN BİÇİMSEL ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir nelerdir


ATASÖZLERİNİN BİÇİMSEL ÖZELLİKLERİ (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir:

ATASÖZLERİ VE ÖZDEYİŞLER (VECİZELER) ARASINDAKİ FARKLAR (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ) nedir


ATASÖZLERİ VE ÖZDEYİŞLER (VECİZELER) ARASINDAKİ FARKLAR (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözü:

Ataların uzun denemelerine dayanır.

Kalıplaşmış  biçimi bulunur.

Herkes tarafından benimsenmiş sözlerdir.

Kimin söylediği belli değildir.

Sözcükler öz anlamlarındadır. Yol gösterir, ders verir.

Genellikle kısa cümlelerden oluşur.

Uyak , ses yinelemesi görülür.


Özdeyiş (Vecize):

Bireysel ya da toplumsal  bir düşünceyi bir görüşü, bir yargıyı en kısa yoldan anlatan bilgece sözlerdir.

Kimin söylediği bilinen özlü sözlerdir.

Gözlem ve deneylere dayanılarak sözlenirler.

ATASÖZLERİ VE DEYİMLER ARASINDAKİ FARKLAR (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)


ATASÖZLERİ VE DEYİMLER ARASINDAKİ FARKLAR (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)

Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır. Genellikle bu ortak özelliklerinden dolayı atasözleri ve deyimler birbirine karıştırılır. Oysa her ikisini birbirinden ayıran bazı önemli özellikler vardır:

Öğüt ve Yargı

Deyimler bir anlatım biçimidir. Bir kavramı en güzel, en etkili biçimde anlatmayı amaçlar. Bu nedenle de deyimlerde, atasözlerinde olduğu gibi bir öğüt verme ya da bilgece sözler söyleme çabası yoktur. Attan inip eşeğe binmek, etekleri zil çalmak, ok yaydan çıkmak, bin dereden su getirmek gibi deyimlerde herhangi bir öğüt veya yargı yoktur. Ancak, "Ağaç yaşken eğilir", "Ne ekersen onu biçersin" gibi atasözlerinde hem öğüt hem de yargı vardır. Deyimlerde ise genelde öğüt ve yargı bulunmaz. Atasözleri ile deyimleri birbirinden ayıran en önemli özellik budur.

Cümle Biçimindeki Atasözleri ve Deyimler

Bazı deyimler cümle biçimindedir. Cümle biçiminde olan bu deyimlerde yargı vardır. Bu nedenle atasözleri ile karıştırılabilir. Dağ fare doğurdu. / Delik büyük, yama küçük./ Yorgan gitti, kavga bitti. / Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. gibi deyimlerde de yargı vardır, ama  öğüt yoktur. Atasözleri ve deyimler arasındaki bir fark da değimlerin "öğüt" vermemesidir.

Atasözlerini Deyim Olarak Kullanma

Birçok atasözü deyim olarak da kullanılır. Ancak deyimler genelde atasözü olarak kullanılmazlar. "Ne ekersen onu biçersin." atasözü bir konuşma ya da yazıda "Hamdi ektiğini biçti." şeklinde kullanıldığında deyim haline dönüşür.

Örnek:

Ayağını yorganına göre uzat. (atasözü) → Ayağını yorganına göre uzatmak (deyim)
Doğmadık çocuğa don biçilmez. (atasözü) → Doğmadık çocuğa don biçmek (deyim)
İtle yatan, bitle kalkar. (atasözü) → İtle yatıp bitle kalkmak (deyim)
Aman diyene kılıç kalkmaz. (atasözü) → Aman diyene kılıç kaldırmak (deyim)

Atasözlerinin çoğu bir anlatım biçimine dönüştüğü zaman deyim olur.

Örnek:

Recep, ayağını yorganına göre uzatmadığı için iflas etti.
Otu çekip, köküne bakmadan, yani adamın ailesini iyice araştırmadan evlenirsen pişman olabilirsin.

Hem Atasözü Hem Deyim Olarak Kullanılan Sözler

Bazı sözler hem atasözü hem de deyim özelliği taşır. Ancak bunların sayıları oldukça azdır. Aşağıda örnek olarak verilen sözler öğüt olarak kullanıldıklarında  atasözü, konuşma biçimi olarak kullanıldıklarında deyim olur:

Üzümünü ye, bağını sorma.
Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa?
Çamsakızı çoban armağanı.
Atın ölümü arpadan olsun.

Atasözü ve Deyimlerde Eylem Çekimi

Deyimler genellikle büyük eylem çekimlerine girer. Bu bakımdan atasözlerine nazaran çok daha fazla esneklik gösterirler. Oysa atasözlerinde bu esneklik yoktur. Atasözleri genellikle şimdiki zaman, belirli geçmiş zaman ve gelecek zaman kipiyle kurulurlar.

ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ (KISACA)


ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ (KISACA)

Ataların uzun denemelerine dayanır.

Kalıplaşmış  biçimi bulunur.

Herkes tarafından benimsenmiş sözlerdir.

Sözcükler öz anlamlarındadır. Yol gösterir, ders verir.

Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır.

Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez.

Atasözleri anonimdir.

Genellikle kısa cümlelerden oluşur.

Uyak , ses yinelemesi görülür.

Atösözleri; topluma  mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir.

Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da  savunulurken tanık olarak da gösterilirler.

ATASÖZÜNÜN TANIMI, ATASÖZÜ NE DEMEKTİR? (ATASÖZLERİNİN ÖZELLİKLERİ)


Atasözü: Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, darbımesel.

Atasözü: Atalarımızdan günümüze gelen kalıplaşmış söz topluluğu

Atasözü: Toplumların asırlarca süren deneyimlerinden ve gözlemlerinden  elde ettikleri yargılarını, ortak düşünce ve tutumlarını yansıtan; içinde mecazi bir anlam barındıran, eğitici ve öğretici pedegojik-didaktik) vasfı bulunan kalıplaşmış, kısa ve özlü söz; eş anlamı= Darb-ı mesel

Atasözü: Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlere Atasözü denir. Türkçe'de "sav" ve "darb-ı mesel" olarak da adlanılır.

19 Ekim 2012 Cuma

Hapşıran İnsana Neden ‘Çok Yaşa’ Deriz?


Hemen hemen her kültürde hapşıran kişiye ‘çok yaşa’ demek adeti vardır. Anlamı biraz değişikte olsalar bütün sonuçlar aynı kapıya çıkar. Hapşıran birine İngilizlerin ‘God bless you’, Almanların ‘gesundheit’, İtalyanların ‘felicita’ deme adetlerinin kökeni, hapşırmanın kişi için ne kadar önemli bir tehlike olduğuna inanılan çok eski zamanlardan gelir.
Asırlar boyu yaşamın sebebinin ruh olduğuna inanan insanlar, ruhunsa insanın başı içinde olduğuna ve hapşırmanın bu hayati güce zarar verebileceğine inandılar. Hapşırmanın soğuk algınlığıyla alakalı olması bu inanışı biraz daha güçlendirdi. İnsanlar hapşırıklarını tutabilmeleri için her yolu denediler.
Milattan önce 4.yüzyılda Aristo ve tıbbın babası sayılan Hipokrat’ın öğretileri ile insanlar, hapşırmanın başın yabancı maddelere karşı savunma refleksi olduğunu öğrendiler. Hapşırma normalde bir hastalığın başlangıcı olduğu için hapşırma sonucunun kötü bitmemesi için hapşıran insanlara ‘uzun yaşa’, ‘sağlıklı yaşa’ veya ‘çok yaşa’ gibi sözlerin söylenmesi bu zamandan gelir.
Yaklaşık 100 yıl sonra Romalılar hapşırmanın iyi bir şey olduğuna ve insanı hastalıktan koruduğuna inandılar. Hapşırığı tutmanın ise hastalığın kuluçkaya yatmasına belki de ilerde ölüme kadar gidebileceğine inandılar. Hapşıranlara artık ‘tebrikler’ ya da ‘iyi şanslar’ deniliyordu.
Bir çok kültürde hapşırana ‘çok yaşa’ denilmesinin bu şekilde olmasına rağmen Hıristiyanlık deyimi olan ‘God bless you’ yani ‘Tanrı seni takdis etsin’ cümlesinin kökeni biraz daha farklıdır. 6.yüzyılda İtalya’da bulaşıcı ve öldürücü veba hastalığının tüm şiddetiyle başlaması ve bu hastalığın belirtisinin kronik hapşırma olması sonucu hapşıranlara ‘God bless you’ denilmesi Papa tarafından yasa olarak yayınlanmış ve mecbur kılınmıştı.
Ayrıyetten hapşıranın çevresinde ‘God bless you’ diyecek insan yoksa, o kişinin kendisine ‘God help me’ yani ‘Tanrı yardımcım olsun’ demesi tavsiye edilmiştir.
Hapşırana ‘çok yaşa’ dediğimizde karşımızdakinin ‘sen de gör’ demesi ‘sen de benim yaşamımı görecek kadar çok yaşa’ anlamıda adetten gelen bir sözdür. Hapşırana ‘çok yaşa’ denildiğinde kişinin hapşırmasının kesileceğine inananlar da olmuştur.

Popüler Kelimeler: hapşırmanın önemi nedir,neden çok yaşa deriz,hapşırana çok yaşa demek,hapşırırken neden çok yaşa deriz,yaştan yaşa insan resimle

Köpeklerin Bıyıkları Ne İşe Yarar?


İnsanların en vefalı dostlarından birisi de köpeklerdir. Sahiplerine öyle sadık kalırlar ki. Bu konuda muhakkak pek çok hikaye duymuşsunuzdur. Sahibi ölünce arkasından depresyona giren veya sahibini düştüğü tehlikeden kurtarmak için kilometrelerce yol yürüyüp yardım getiren  gibi. Peki en önemli varlık haline gelen köpeklerin bıyıkları ne işe yarar hiç düşündünüz mü?
Köpekler memeli hayvan sınıfının üyeleridir. Bedenlerinin nerdeyse tamamı kıllarla kaplıdır. Kıllar ısı, yalıtım ve dokunma duyusunu algılama görevini yaparlar. Her birinin kökü, duyusal sinir ağı ile basket filesi gibi çevrilidir. Kökün yer değiştirmesi sonucu bir ileti beyne gönderilir ve algı oluşmasına sebep olur. Köpeklerin bıyıkları diğerlerine göre oldukça uzundur. Koku alma duyularını çok kullandıkları için çevreyi algılarken bıyıklar oldukça işe yarar. Köpeklerin bıyıkları kesilirse algılama da zorluk çekerler.



Popüler Kelimeler: köpek isimleri,sevimli köpekler,ilginç köpek resimleri,köpeklerin biyigi,en sevimli köpeklere gir,işe yara bilgiler,işe yarar ilginç bilgiler,KÖ PEKLER,kopeklerde biyik ne ise yarar,köpeklerin bıyıkları ne işe yarar

Çekirdeksiz Üzüm, Çekirdeği Olmadan Nasıl Üretiliyor?


Manav ve marketlerde satılan üzümlerin büyük bir bölümünün çekirdeksiz olduğu düşünürsek bu üzümlerin çekirdekten üremedikleri ortada. Üzümün yanında daha birçok meyvenin çekirdekten üremediğini biliyoruz. Peki çekirdeği olmayan bu meyvelerin nasıl üretildiklerini hiç düşündünüz mü?
Günümüzde birçok meyve “çelikleme” olarak bilinen kesme yöntemi ile üretiliyor. Bu yöntemin, üzüm, dut, elma, kiraz, hatta narenciye hariç tüm meyvelerde geçerli olduğunu diyebiliriz. Asma dalının biri kesilir. Daha sonra kesilen dal, köklenme hormonuna batırıldıktan sonra nemli toprak içinde bırakılır. Köklenmesi ve yapraklanması beklenir. Böylelikle yeni yetişen asmalar, kesildikleri asmadan klonlanmış olur.
Aslında çekirdeksiz üzümün çekirdeği vardır. Çünkü genetik bir değişim çekirdeklerin sertleşmesini engeller. Birkaç bin yıl önce meydana gelen bu değişim sonucu ortaya çıkan çekirdeksiz üzümler muhtemelen kesme ve çelik yöntemi ile üretilmiştir.



Popüler Kelimeler: çekirdeksiz üzüm nasıl oluşur,bir meyvede çekirdeği olmayan kalıtsal bilgilerde ne olabilir hakkında bilgi,çekirdeksiz üzüm nasıl yetişir,çekirdeksiz üzüm nasıl yetiştirilir,çekirdeksiz üzüm neden çekirdeksiz,üzüm neden cekırdeksızdır

Kar Eridiği Zaman Beyazlığı Nereye Kaybolur?


Kış aylarında keyif alarak en sevdiğimiz şeylerden birisi de karın yağışını izlemektir. Ortalığı bembeyaz kaplayan  hem hayranlık duymamıza neden olur hem de bir an önce sokağa çıkıp kardan adam yapmayı veya kartopu oynamayı isteriz. Küçük büyük demeden hepimizin en sevdiği şeylerden birisi olan , eridiği zaman çamur deryası bırakarak ortadan yok olur. Peki o hayranı olduğumuz beyazlığın nereye kaybolduğunu hiç düşüdünüz mü?
Su donarak kara dönüştüğü için kristal dediğimiz ve herkesin kar tanesi olarak bildiği özel bir biçime sahip olur. Bu kar taneciğinin beyazlığı, ışığın yansımasından meydana gelir. Kar eridiğinde eski biçiminde değildir. Bu yüzden ışıkta eksiki gibi kristalden yansımaz .Kar eriyince artık suya dönüşür. Kalan su etrafınızdaki toprak ve tozlarla bütünleşerek çamur deryası bırakır.

Çürüyen Meyve Neden Kahverengileşir?


Çürüme, yiyeceklerin ve meyvelerin bozulduğu anlamına gelir. Çoğu kez çürümüş bir meyvenin görüntüsünün bozulduğunu ve kokusunun değiştiğini fark ederek anında çöpe atarız. Peki meyve çürüdüğünde rengi neden kahverengileşir hiç düşündünüz mü?
Meyvenin hücrelerinde yaşanan kimyasal tepkimeden dolayı bu durum kaynaklanır. Meyve ve yiyeceklerde ki renk değişimi ve kararmalardan polifenol oksidaz emzimleri sorumludur. Bu enzimler meyvelerde bulunan fenol bileşiklerin oksitlenmesine sebep olur. Bu yüzdende kahverengi lekeler oluşur.
Meyvenin yapısı bir bütün olarak korunduğunda enzim ve fenoller birbirinden ayrı dururlar. Yalnız meyve dilimlendiğinde, çürüdüğünde veya uzun bir süre geçtikten sonra bozulduğunda meyvenin hücre duvarları yıkılır daha sonra kimyasal karışıma başlar. Meyvenin yüzeyindeki bu bozulmalar oksijenin diğer organik bileşenlerle temasına yol açar.
Çoğu meyveler kahverengiye dönüşerek oksitlenirler .Yalnız limon ve turunçgiller kahverengiye dönüşmezler. Nedeni ise içerdikleri sitrik asit sonucu oksitlenme renksiz gerçekleşir.

Biberden Ağzımız Yandığında Su İçmek Neden İşe Yaramaz?


Hemen hemen herkes biberi çok severiz Fakat bazıları öyle acıdır ki yediğimize pişman oluruz. Ağzımız biberden yandığında çözümü hemen su içmekte ararız fakat hiç bir işe yaramadığını farkederiz. Peki nasıl olur da biberin yakıcı etkisini su gidermez hiç düşündünüz mü?
Yağ ve su birbirlerine kesinlikle karıştırılmamalıdır. Biberin yakıcılık veren maddeleri yağlı olduğu için ne kadar su içsekte onunla birleşmez. Biber yerken yandığımızdaki en iyi yöntem ekmek yemektir. Ekmek bu yağı emererk, mideye taşır.
Bir diğer çözüm yoluysa süt içmektir. Sütün içerisindeki kazein maddesi deterjan görevini üstlendiği için biberin yağı ile kızışarak ağzınızı temizler.




Popüler Kelimeler: biber yediğimizde su a,biber yerken ağzımız yandığında ne yapmalıyız,biberden ağzımız yandığında su içmek neden işe yaramaz

Balıkların Neden Göz Kapakları Yoktur?


Bütün insanların göz kapakları vardır. Göz kapakları gözlerimizin en önemli koruyucusudurlar. Fakat balıkların ve bazı hayvanların göz kapağı bulunmaz. Peki balıkların neden göz kapaklarının olmadığını hiç düşündünüz mü?
Pisces sınıfındaki balıklar sudaki yaşama uyum sağlamışlardır. Normalde göz kapakları hem gözümüzün nemini sağlar hem de çevremizde uçuşan tozlara karşı gözümüzü koruma görevine üstlenirler. Sualtında nemin korunması gibi bir sorun söz konusu olmadığından balıklarda göz kapağı denilen yapı gelişmemiştir. Yalnız bazı balıklarda kara hayvanları gibi olmasa da gözkapağına benzer yapıları vardır. Mesela hızlı yüzen balıklarda büyük bir deri kıvrımı bulunur. Köpekbalıklarında ise avlanma esnasında gözkapağına benzeyen perde gözü korumak için kullanılır.


Popüler Kelimeler: balıkların gözünde ki perde,balıkların neden gözü yanmaz,insanl arın neden göz kapakları vvar

Uyumaya Hazırlanırken Bazen Aşağı Düşüyormuş Hissine Neden Kapılırız?


Çoğu insanın başına gelmiştir bu durum.Uykuya dalmadan hemen önce böyle hisse kapılırız. Aniden yüksek bir yerden boşluğa düşüyormuş hissine kapılarak yatağınızda sıçrayıp uyanırız. Peki bunun nedeni hiç merak ettiniz mi?
Bunun nedenini bilimsel olarak tam açıklanamamıştır. Büyük bir ihtimalle vücudumuzun uykuya fizyolojik olarak hazırlanışı sırasında oluşan belirli elektriksel ve hormonal değişimlerin bir sonucudur.
Kısacası bu hissin kaslarımızın ani ve kısa kasılmalarından meydana gelerek ortaya çıktığını söyleyebiliriz.



Popüler Kelimeler: kalp bosluga dusuyomus hissi,uyurken neden aşağıya

Saçımızı Tarayınca Neden Kabarır?


Banyodan çıktıktan sonra çoğumuzun yaptığı ilk iş fön makinesi ile saçlarımızı kurutmak ve taramak olur. Bu hem hastalığa karşı bir önlemdir hem de banyodan hemen sonra saçımızı taradığımızda dolaşmasını engellemiş oluruz. Peki saçlarımızı taradıktan sonra neden kabardığını merak ettiniz mi?
Saçlarımızın kabarması,  telinizin kalınlığına, saçınızın gürlüğüne, saçınızın derisinden çıkış şekline, statik elektriklenmelere,  tellerinin kayganlığına ve yıkama suyunun sertliği gibi birçok faktöre dayanır. Özellikle kuru veya karma saçlarda uçlara doğru elektriklenme ve kabarma görülür. Bu tip saçlarda yapılması gereken kremli şampuan veya  kremi kullanmanız.




Popüler Kelimeler: saçlar neden kabarır,banyo sonrası saçlarım kabarıyor nasıl engel olurum,banyodan çıktıktan sonra saçlar neden kabarır,kabarıp elektirklenen saçları indrme,sac neden kabarır,saçın neden kabarır,saçlarımız neden kabarır,vücuttaki elektriklenmeye nasıl engel olurum

Neden Uzun Süre Hareketsiz Kaldığımızda Yoruluruz?


Çoğu zaman çok çalışma ve bedensel faaliyetlerin fazlalığıyla ortaya çıkan yorgunluk hissine kapılırız. En azından öyle olduğunu düşünürüz. Bazen çok fazla hareketsiz kaldığımız anlarda yorgun olduğumuzu fark ederiz. Peki hiç kıpırdamadığımız halde vücudumuzun neden yorulduğunu merak ettiniz mi?
Yorgunluk hissinin asıl sebebi vücuttaki enerji eksikliğinden kaynaklanıyor olmasıdır. Enerji rezervlerinin normalden fazla tüketilmesi, yoğun fiziksel etkinliğin dışında vücuttaki bazı metabolik aksaklıklardan meydana gelebilir. Bilhassa vücudun toksik maddelerle karşı savaşımı sırasında enerji rezervlerinden yüklü bir tüketim başlar. Bir diğer yorgunluk sebebiyse yoğun etkinlik sonucu kaslarda oluşan laktik asit birikimlerinden kaynaklanır.
Özellikle de ortopedik olmayan bir şekilde eklemlerimiz ve kaslarımız belirli bir süre zarfında hareketsiz kaldığında veya uykudan yeni uyandığımızda kas ve eklemlerimiz “ısınıncaya” kadar bizlere yorgunluk hissi verir. Fakat bu enerji azlığı nedeni ile meydana gelen fizyolojik yorgunluktan oldukça farklıdır.

Yengeçler Neden Yan Yan Yürürler?


Kumsal ve deniz kıyısındaki kayalık olan yerlerde sık sık yengeçlere denk gelirsiniz. Bizi gördükleri an hemen ortadan kaybolmaya kalkışırlar. Fakat bu kayboluşları sırasında diğer canlılardan farklı olarak sadece yengeçlerin yan yan yürümeleriyle dikkat çekiyor. Peki yengeçlerin neden yan yan yürüdüklerini hiç düşündünüz mü?
Yengeçlerin yan yan yürümesinin nedeni bacakları sadece bi yöne doğru bükülür. Kaslarıda çifter çifter çalışır. Bu kaslardan biri sadece bacağı çeker ve yeniden uzayabilmesi için antagonistik yani karşıt olarak hareket ederek bir başka kasın devreye girmesine bağlıdır.
Yengeçlerin bir yuva içine oturan küre şeklinde eklemleri bulunmaz. Bacaklar esnek kitinle kaplı kancalı tipte eklemlere sahiptir. Sadece bir eksen boyunca hareket edebilirler. Çoğu yengecin bacaklarındaki eklem yapıları yan yan yürümeye sebep olan kısıtlayıcı bir yapıya sahip. Bacakların sonundaki keskinlik, neredeyse yengecin pürüzsüz yüzeylere sıkıca tutunmasına olanak sağlayacak. Bir yengecin düz bir kayaya tırmanmasının özelliği budur
Bazı yengeçlerinse arka bacakları yüzmeye yardımcı olan küreksi bir yapı haline dönüşmüştür. Bazı yengeçlerde bacaklarının birbirine dolanmasını önlemek için yan yan yürürler.


Popüler Kelimeler: ,yanlamasına olan bir videoyu, gibi yan yan yürürler,yürürler,yengeçler neden yan yan yürürler